Bugün size gerçek bir halk kahramanından bahsetmek istiyorum. Gerçi kendisini tanıyınca nasıl olur da daha önce kahraman olmamış demedim değil, başlı başına bir film gibi bir kız bu. Adı bizde saklı ancak herkes onu AyN olarak biliyor. Yazılı medyada da bolca kendisinden bahsedilen Aynebilim Aşevi’nden (yada kısaca AyN’dan) Kamboçya’ya gelip de bahsetmezsem kafamda merdane kırabilecek potansiyele sahip ama bir o kadar da dünya tatlısı(yazarın merdaneden yırtma çabalarına örnek) bir insan kendisi. Şaka bir yana bir yazı yazmamı bile istemedi benden ama yazmak o kadar çok içimden geldi ki, kaç kere yazdım sildim yazdım sildim bir türlü yeterince tatmin olamadım yazdıklarımdan o yüzden en samimi şekilde içimden ne gelirse onu yazmaya karar verdim.

Kamboçya’ya gitme fikri kafamızda her daim vardı ama gittiğimizde en çok görmek istediğimiz kişiydi AyN. Hatta öyle ki gittikten sonra tek görmek istediğimiz, şimdilerde ise yine yine yine görmek istediğimiz biri haline geldi. Bu yazıda AyN’dan mı yoksa Aynebilim Aşevi’nden mi bahsedeyim halen bilemiyorum açıkçası. Biraz ondan biraz bundan en iyisi olacak sanırım. Bu arada websitesine de şuradan ulaşabilirsiniz.

20160104_153537

Aynebilim Aşevi Kamboçya’nın Phnom Penh (PP, penom peh, pinom pi yada keyfinize göre telaffuz ediliyor) şehrinde, zamanında dünyanın en büyük soykırımlarının birinin işlendiği Killing Fields (Ölüm Tarlaları)’nın tam karşısında bulunuyor. Gerçekten de girişin tam karşısında kabak gibi karşınızda duran ve bulamamanın imkansız olduğu bir yer. Şehir merkezinden tuktuk kiralayarak 10$ karşılığında gidip gelebilirsiniz(tuktuk şoförü siz gelene kadar bekliyor).

Karnı Tok Mutlu Bir Köy Düşünün

Aynebilim Aşevi’nin öyküsünü siteye girip okuyabilirsiniz, burda uzun uzadıya anlatmaya gerek yok. Ben size biraz nasıl bir yer olduğundan bahsedeyim.

Köy abileri bira içmeye davet ederse icab etmemek büyük ayıptır. -Nikola Tesla

“Köy abileri bira içmeye davet ederse icab etmemek büyük ayıptır.”   -Nikola Tesla

Burası köydeki fakir insanlara ve öncelikli olarak çocuklara yemek pişirilen ve karşılığından onlardan hiç bir şey alınmayan bir yer. Tamam hiç bir şey demek yanlış olur aslında, bolca sevgi, minnettarlık, gülen yüzler, neşeli çocuklar, mutlu sesler alıyorsunuz. Bunların hiç biri parayla satın alınabilecek şeyler değil, en azından gerçek samimi olanları. Tüm bu oluşumu başlatan AyN ise en az bu oluşum kadar güzel biri çünkü işin hangi tarafından bakarsanız bakın yüzünüzü gülümsetecek bir ayrıntı görüyorsunuz. Her şeyden önce çocukları mutlu etme amacıyla yola çıkılmış olması zaten en baştan gönülleri feth eden bir yaklaşım.

Dil Problemi mi? O da ne?

Diğer taraftan biz gezginlere en çok sorulan sorulardan olan “acaba seyahat etmek için İngilizcem yeterli mi?” sorusuna bodoslama girip darma dağın eden bir yanı da var çünkü AyN bu işe başladığında ve bu denli büyüttüğünde dahi İngilizce bilmiyordu. Aslına bakarsanız Türkçe dışında bir dil yoktu bildiği ancak niyet iyi olunca her şey yol bulunuyormuş, bunu kendi gözlerinizle görünce inanın her şey biraz daha renkli görünmeye başlıyor gözünüze.

20160104_162028

Sizlerden birinin ısmarladığı dondurma işte buraya gitmiş :)

20160104_165505

“Çakıl” ile tanışın. Fotoğraf çekildiğinde solunum problemi yaşıyordu ancak şimdi çok daha iyi.

20160114_101209

Şarkı söyleyen çocuklar…

Her Tarafta Çocuklar

Etrafta koşuşturan çocuklar inanılmaz güzeller. Çocuk nerede kötü olur zaten derseniz eğer bolluk içinde şımartılan çocuk kötü olur. Kabul edin yada etmeyin, ben çocukları çok severim ancak karakterlerinin şekil alması örnek aldığı insanlara bağlıdır ve kötü karakter çocuk da olsa kötü karakterdir ama neyse ki çocukları buna zorlamadığınız sürece her daim iyi olmaya eğimlidirler. Buradaki çocuklar da işte böyle güzel çocuklar. Dondurma ısmarladığınızda mesela benim bulunduğum büyük şehirlerde her çocuk birden fazla dondurma alıp yiyebilmek için birbirini ezerken burada da benzer bir şey gördüm ve ilk başta hemen uyarıp “hayır herkese bir tane!” diyerek uyardım ama hemen koşup o kalabalığın arasına giremeyen küçük kardeşini uzaktan gösterip onun için istediğini gördüğümde gözlerim doldu. Onların bu paylaşım sevgisi ve saygısına mı yoksa kendi yozlaşmama mı bilemedim, muhtemelen ikisine de…

20160118_122330 20160112_115941

Şimdilerde ise Kelebek Parkı projesi ile çocuklara hem İngilizce öğretmek hem de iç karartıcı ve insanı depresyona sokucu ölüm tarlalarından çıkan turistleri “yaşam tarlalarında” ağırlamak için yeni bir çalışmaları var. Bu Kelebek Parkı’nda çocuklar öğrendikleri İngilizce ile turistlerle iletişime geçebilecek ve belki de kaderleri olan o küçücük köyden çıkıp yeni hayallere yelken açıp, büyük şeyler başarım doğdukları bu köy için çok daha büyük ve faydalı işler yapacaklar. İngilizce nasıl öğrenecekler derseniz şu an için orada Gezgin Fil abileri Egemen var ve bu çocukların ilk öğretmeni olarak elinden gelen her şeyi yapıyor ve gördüğümüz kadarıyla çok da iyi yapıyor. Egemen sadece öğretmenlik yapmıyor tabiki, İngilizcesi ve anladığım kadarıyla baya da kotarmaya başladığı Kimercesiyle de iletişim problemini hemen hemen ortadan kaldırmışa benziyor.

20160122_151405

Servis şoförü olarak Egemen :)

20160111_133806

İngilizce öğretmeni olarak da Egemen :)

Destek İçin

Kendilerine destek olmak ise çok kolay. Siteye girdiğinizde zaten seçenekler karşınıza çıkıyor. Benim en sevdiğim ise doğum günü olayı. Özellikle şirketlerde yapılan gereksiz doğum günü kutlamaları için toplanan parayla oradaki çocuklara pasta alıp hem onları mutlu edebilir hem de pasta yerine elma yiyerek fit kalabilirsiniz böylece yaza bomba gibi girersiniz millet de size hasta olur. Bence çok mantıklı.

Aynı şekilde tüm köyü doyurma gibi büyük bir şansa da sahipsiniz. Başlarda sadece karınlar doyarken şimdi okul yapılıyor, eğitim veriliyor, kelebek parkı projesi umut veriyor ve ölüm tarlalarının karşısında bir yaşam tarlası canlanıyor, herkesin mutluluğu da yüzünden okunuyor. Bana inanmazsanız yılın her zamanı gidip kendiniz de şahit olabilirsiniz hepsine.

20160122_153233

Fotoğraf çekmenin zaman zaman zorlaştığı anlar :)

20160122_153253

Son olarak da AyN’dan biraz bahsedeyim diyecem ama neresinden tutsam elimde kalacak. Hayatımda tanıdığım en orijinal insan diyebilirim :) Muhabbet ederken nereyi eşelesek mutlaka “oha o sen miydin?” diyoruz. Sosyal medya’da ve hatta televizyon programlarında anonim olarak trollük yapmış bir kişi olan AyN’ı muhtemelen hepimiz aslında bir yerlerden tanıyoruz ama sadece birebir tanımıyoruz. Sosyal medya’da yüzünü göstermek istemiyor haliyle ben de göstermiyorum. Biz birebir de tanıma şansına eriştik, acayip de mutlu olduk. Şimdi gün geçmiyor ki birbirimize laf sokmadan rahat edelim.

20160124_123253

Kendi evimde olmama, nispeten güzel kahvaltı sofrası hazırlayabilme şansım olmasına rağmen özellikle onun bize hazırladığı muhtemlen Van’a da gitsem yine özleyeceğim kahvaltılarını unutma şansım hiç yok. Hayır uzun süredir böyle kahvaltı yapmamışız o yüzden özlüyoruz desem değil çünkü şu anda hepsi olmasına rağmen yine o kahvaltıyı özlüyoruz çünkü o kahvaltıyı bizim için o kadar güzel yapan yemeklerin güzelliği değil Ayn’ın orada olmasıydı ve onu tanıyabildiğimiz için gerçekten çok çok mutluyuz, ömürlük bir dost edinmiş olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Neredeyse her gün gördüğümüz her saçma sapan olayda onu hatırlayıp gülümsüyoruz ve çok özlüyoruz. (yazar burada merdane yemekten tamamıyla kurtulur).

10620072_1034327459962465_8170810979339765455_o

Bir çok kişi için kahraman olan AyN, bizim için ondan da öte. Cesareti, dik başlılığı, inatçılığı, sevgisi, deliliği ve yetenekleriyle bence bir kahraman sıfatını aşıyor. Kahramanlar doğaüstü güçlerine güvenirler, bu kızın güvendiği tek şey spatulası.



Booking.com

4 Responses

Yorum Yazın

Email adresiniz yayınlanmayacak.