Önceki yazımda bahsettiğim abi’ye Chiang Mai sözü vermiştim ve sözümün eri olmaya gidiyorum. Daha da önceki ilk Pattaya yazımda web sitesi sözü verdiğim Alex abinin işini hallettmiş olmanın rahatlığıyla şimdi bir başka sözün daha altından kalkma zamanı geldi. Bugün akşam saat 18:10 treniyle Bangkok’dan kalkıp sabah 8 civarı Chiang Mai’de olacaz gibi görünüyor.

Kasım 1’de Krabi’den Bangkok’a gelmiştim ve 18 gün ne kadar çabuk geçti anlamak mümkün değil. Bana hala maksimum 1 hafta geçmiş gibi geliyor. Aslına bakarsanız buradan ayrılmayı pek istemiyorum bile, bulunduğum yerde o kadar rahatım yerinde ve huzurluyum ki hiç kalkasım yok. Bunun tembellikle bir alakası olduğunu düşünebilirsiniz ama aslında finansal olarak kendimi toplamamda olağanüstü iyi geldi. Eve geldiğimden beri aldığımız ekstra yiyecek, içecek, bira, kişi başı 20 lira verdiğimiz lüks sayılabilecek bir yemek, gezmeler tozmalar, merkeze inmek için sürekli kullandığımız taksi, metro vs. her şey içinde harcadığım bütün para 18 gün için toplamda 100 lira. Bu şekilde devam etsem zaten zengin olurum :)

photo

Az seyahat ettiğim, Bangkok’da çok uzun süre kaldığım ve çok az yazdığım konusunda mailler alıyorum. Ayrıca gezilecek görülecek yerleri de yazmam isteniyor. Bu eleştriler için teşekkür ederim öncelikle, en azından insanların ne beklediklerini görmemi sağlıyor. Şu var ki ben seyahate çıkarken “gidilecek görülecekler” şeklinde bir site hazırlamayı hiç düşünmedim. Özellikle Bangkok ve Tayland gibi yerler için bu siteler zaten yeterince çok ve gerçekten istediğiniz tüm bilgilere bu sitelerden ulaşabilirsiniz. Olur da bir gün Vanuatu gibi Türkçe kaynak olmayan yada az olan bir yere giderim, işte o zaman şunu yapabilirsiniz buraya gidebilirsiniz şeklinde yazılar yazabilirim. Kaynak olması açısından www.bangkok.com gerçekten çok iyi bilgiler veriyor yerler ve mekanlar hakkında. Gördüğüm kadarıyla da yazılan neyse o çıkıyor, tavsiye edebileceğim bir kaynak olarak bakabilirsiniz.

Turistik bölgelerden uzak yaşamanın ne denli huzurlu, ucuz ve gerçek yaşamı görmek açısından faydalı olabildiğini çok iyi anlamış bulunuyorum. Düşük bütçeli yaşama alışınca gerçekten yüksek bütçeli bir yaşam israfdan farksız gelmeye başlıyor. Şu anki durumdan daha huzurlu nasıl olabilirdim ki? Evet bir hamakta yatıp, havuz başında elimde kitabım karşımda boylu boyunca uzanan bir manzara olsa daha huzurlu olurdum ancak sadece o bir kaç saatlik an için. Sonrasında geri kalan günlerini o an için daha dar bir kalıba sıkıştırmanın bir manası yok. Anlık keyifler hayatımızda her zaman probleme yol açmamış mıdır zaten? Bir de böyle düşünmek lazım ;)

kedi

Çok özleyecem bu tipsizleri

Bugün bu yazıyı yazdıktan sonra kedilerin kumunu temizleyip, bulaşıkları yıkadıktan sonra Erinda ile vedalaşıp Chiang Mai’ye doğru yola çıkacam. Orada ne kadar kalırım hiç bir fikrim yok ve hatta nerede kalacağım konusunda bile bir fikrim yok. Bakalım sabah 8 gibi orda olacaz zaten bir şekilde buluruz bir yer. Burayı özleyeceğim kesin.

Sonrasında ise vizem Aralık ayının 3’üne kadar olduğundan ay sonuna doğru güney’e, Krabi’ye doğru inip bir kaç gün daha Krabi’de kalıp otobüsle Malezya’ya geçmeyi düşünüyorum. Bir otelde kalacak yer, yemek ve havuz karşılığı günde 5 saatlik bir iş için başvuru yaptım. Eğer kabul edilirse Malezya’da ki ilk durağım Langkawi adası olacak.

Bu arada söylemeden edemeyeceğim, artık 60lt’lik çanta bana çok büyük gelmeye başladı, sanırım gezginlik konusunda bir üst seviyeye geçmeye hazırım :) 50lt’lik bir çanta bir sonra ki hedefim olacak.

Chiang Mai’de görüşürüz!

 

7 Responses

  1. çağrı öz.

    “Evet bir hamakta yatıp, havuz başında elimde kitabım karşımda boylu boyunca uzanan bir manzara olsa daha huzurlu olurdum ancak sadece o bir kaç saatlik an için. Sonrasında geri kalan günlerini o an için daha dar bir kalıba sıkıştırmanın bir manası yok. Anlık keyifler hayatımızda her zaman probleme yol açmamış mıdır zaten? Bir de böyle düşünmek lazım ;) ”

    Usta sen giderek feylezof olma yolunda ilerliyorsun, bazı cümlelerin pek çok yaşam koçundan ya da NLP uzmanı geçinen insandan duyulamayacak kadar kaliteli ve duru.
    Bu arada düşük bütçe ile yaşamayı becermek yani minimalist yaşam aslında sadece gezerken değil günlük yaşamımızda da bünyeye iyi gelen bir şey kanımca. Bir zamanlar az eşyası sıfır mülkü olan bir adamdım ve çok daha özgürce hareket edebiliyordum, şimdi oto, ev kredileri, eşya değişiklikleri falandı filandı derken bunlara bağımlı bir hayatım olduğunu fark etmiş halde hiç de özgür hissetmeden yaşıyorum. Bazen bu, evdeki kitap sayısının çokluğuna kadar gelip varıyor. Yüzlerce kitap var, okunmuş ve benimle yaşıyor kitaplıkta, geçenlerde sırf onlara daha iyi bir yer olsun diye sağlam bir para bayılıp(senin oralarda belki 15 gün geçinmene yetecek bi para diyelim) yeni bir kütüphane aldık. Dedim ki kendi kendime, kıçıma giymeye bu kadar para verip elbise almıyorum kitaplar için bayıldığım paraya bak, hem de bir tahta parçasına. Haa buradan kitaplarım hayatımdan değerli sonucu çıkmasın, zaman zaman tümünü dağıtma kararı alırım eşim vazgeçirir. Diyeceğim şu; ne kadar az eşya, ne kadar az mülkiyet, o kadar çok özgürlük demek aslında. Kaçıp gidememe sebeplerimizin başında mevcut hayatlarımızı devam ettirebilme uğraşısı geliyor pek çoğumuzun, ama şöyle yalnızken bi oturup düşünsün bakalım herkes o hayatlar bize ne kadar yarayışlı.
    Bu sebeple çok parası olup dünyayı, hele de kendi ülkesini gezmeye çıkmayan insanların yaşamını anlamam mümkün değildir. Bu halimle onların bir kısmından daha fazla geziyorum.

    Seni(artık siz demeyeceğim, böylesi daha samimi ve gerçekçi değil mi sence de) takdirle okumaya devamdayım, yazılarının satır aralarında bünyeye iyi gelen öyle güzel şeyler oluyor ki gerçekten ofis space* modunda çalışırken rahatlatıyor adamı. Ellerine sağlık. Haa gezi rehberi modunda yazmıyor oluşun da zaten bu bloğu lezzetli kılan şeylerden biri galiba.

    Selamlar.

    (*office space: 1999 yapımı bir film, Türkiye’de Ofis Çılgınlığı adıyla gösterime girmiş zamanında oysa orjinal adı “ofis boşluğu” . Ofis boşluğu da ne diyenler filmi zaten izlememiş demektir ve şiddetle tavsiye olunur, bi ara mutlaka izleyin. Niye şiddetle ise artık :) filmin imdb linki: http://www.imdb.com/title/tt0151804/ )

    Yanıtla
    • Gökhan - Yoldaki.com

      Çok teşekkürler. Filozofluk haddim değil :) Giderek basitleşiyorum sadece, ne kadar basit düşünür ve ne kadar basit yaşarsak hayat da o kadar kolay ve rahat olur diye düşünüyorum. Mülkiyet konusunda da haklısınız kesinlikle. İhtiyacından çok mülkiyet her daim pranga olur hayata, ne kadar lüks olduğu yada ne kadar kaliteli olduğunun hiç bir önemi yok. Gerçekten ihtiyacın varsa sana özel bir Jet bile mülkiyet sayılmaz, ama ihtiyacın olmadığı sürece aldığın bir bileklik bile gereksiz bir mülkiyet ve fazla yük. Ne kadar az eşya demeyelim bence , ihtiyacın olmayan şeylerden arınmak özgürlüktür desek daha doğru olur :)

      Yanıtla
      • çağrı öz.

        Evet filozofluğu esprisine söylemiştim zaten. Ve evet ihtiyacın olmayanı ya da aynından varken yenisini almayı doğru bulmuyorum ben de esasen.Yoksa özellikle evli ve çocuklu olunca pek çok şey zorunluluk haline geliyor ve alınıyor.Otomobil almamın tek sebebi çocuğumun olmasıdır, onun öncesine kadar motosiklet hem de küçük cc ekonomik bir şey kullanıyordum. Bu konuda da katılıyorum.Basit düşünmek ve basit yaşamak aslında olması gereken de bu. Son dönemin en büyük sıkıntısı abartılı yaşam biçimleri değil mi zaten.

  2. Gezi Tozu

    Kamboçya Siem Reap’i görmeden güneye inme!
    Çünkü Malezya’ya geçince arkasından Endonezya gelecek ve tekrar kuzeye çıkman zorlaşacak.
    Siem Reap’den Kuala Lumpur’a Air Asia uçak bileti baktım 80 USD civarlarında, yada Bangkok’tan teee güneye inen tren ile Malezya’ya gidersin daha sonra. Tayland tekrar girişte sorun çıkarır mı emin değilim.

    Yanıtla
    • Gökhan - Yoldaki.com

      Ya ben biraz plansız programsız gidiyorum. Kamboçya’ya gitmek istesem de plan yapamıyorum o kadar. Bakalım şu anda kafamda malezya var ama bi bakarsın son dakkada değişmiş kamboçya olmuş :)

      Yanıtla

Yorum Yazın

Email adresiniz yayınlanmayacak.