Hayatımda uyandığım en güzel sabah sanırım burada oldu. Gecenin hava biraz soğuktu ancak sabah güneş odayı ısıtmaya başladı, kuşlar dışarda ötüyor, elemanlar ekmek kızartıyor, ben gerine gerine yataktan kalkıyorum. Balkona çıkıp Himalayalar’ın tertemiz havasını soluyorum bir süre ve kendime geliyorum. Çiftlik evi ev sahibinin kızı tarafından tasarlanmış ve oldukça güzel. Üst kattaki odada kalıyoruz ve koca bir vadiye tepeden bakıyoruz.

 

 

 

 

 

Kahvaltı ortamımız gayet eğlenceli, Kanadalı JF ve kız arkadaşı çay yapıyor, Fransız Manou ekmek kızartıyor, ben ise ortalıkta dolanıp ne yapsam diye bakıyorum. Elime tutuşturuyolar bişeler masayı hazırlamam için ve artık bende ekibin bir parçası haline geliyorum. 1-2 saat süren kahvaltı ve çay faslının ardından işe koyuluyoruz. Yaptığımız iş pek zor sayılmaz, sadece mango ve mandalina ağaçlarının etrafındaki yabani çalıları, ağaçları ve diğer bitkileri ortadan kaldırmak ve yeni dikilecek ağaçlar için yer sağlamak. Elimde orak, dalıyorum otlara… Pek zor olduğunu söyleyemem, toprakla otla böcekle uğraşmayı zaten oldum olası sevmişimdir. Hava ne çok sıcak ne serin, terlemiyorum bile. Yaklaşık 2 saat kadar çalışıyoruz ve permakültür konusunda eğitimi ve deneyimi olan JF’den ufak da olsa bişeler öğreniyorum bitkiler hakkında. Ve bir yandan muhabbet bir yandan iş derken 2 saat uçup gidiyor ve paydos!

 

 

 

 

 

Eve döndüğümüzde ise yemek hazır olarak bizi bekliyor! Evin aşçısı Puuran, yemekleri yapmış hazırlamış ve bırakmıştı. Ev sahibimiz Arun ile birlikte yemeğe oturuyoruz.

Arun, 4 fabrika sahibi bir iş adamıyken artık 65 yaşına geldiğinden dolayı işleri çocuklarına bırakıp burayı yapmaya karar vermiş. Karısından, çocuklarından ve torunlarından uzakta biraz sessizlik bulmak için gelmiş ve yerleşmiş. Enteresan bir adam, görünürde çok bilge biri zannedebilirsin çünkü çok havalı takılıyor ve bilge bilge sorular sorup duruyor. Sen bir soru sorduğunda ise çok basit ve anlamsız bir cevap verip filmlerdeki gibi arkasını dönüp yürüyerek sahneden uzaklaşıyor. Başta hiçbirimizin anlam veremediği bu durum kendisine biraz bira zerk edince normale dönüyor ve gayet normal bir biçimde saçmalamaya başlıyor. Yani kendisi göründüğü gibi ermiş biri falan değil, baya baya canı sıkılmış bir emekli amca :)

Beraber çalıştığım elemanlar gayet iyi hoş güzel ama sürekli olarak Fransızca konuşmaları biraz can sıkıcı. Kanadalı çift Quebec bölgesinden oldukları için zaten ana dilleri Fransızca, Manou zaten Fransız. Ama böyle bir ortamda öyle zamanlar oluyor ki ben hepsinden daha Fransız kalıyorum. İngilizceleri enteresan bir şekilde benden kötü, hadi Fransız’ın kötü olmasını anlardım da Kanada’lı olup da benden kötü İngilizce’ye sahip olmaları çok garibime gidiyor. Herneyse, Arun birkaç kere bu çiftliğin ortak dilinin İngilizce olduğunu ve İngilizce konuşulmasını istediğini söylese de o olmadığı zamanlarda genelde Fransızca konuşuyorlar. Özellikle kızlar…Arkadaş tamam, Fransızca konuşmanızı geçtim de 2 saatlik çalışma boyunca hem çalışıp hem hiç durmadan konuşmayı nasıl becerebiliyorlar anlayabilmiş değilim. Hayır gerçekten bu kadar çok konuşulacak ne var çok merak ediyorum, çok mu önemli bir konu? Çok mu hararetli bir tartışma? Biz çalışırken Arun’da yanımıza geliyor ve kızların konuşmasından yakınmaya başlıyor bize, en sonunda soruyor ne hakkında konuşuyosunuz bu kadar diye. “eski erkek arkadaşlar” cevabını alınca hepimiz durumu kabullenip ortada garip birşey olmadığını anlayarak işlerimize geri dönüyoruz sessizce.

Çiftlikte internet var fakat saatbaşı ücreti olarak 60cent istiyor Arun emmi. Saçma sapan şekilde pahalı. Parayı vermediğimizde kafasına göre modemi kapatıp bizi internetsiz bırakabiliyor ve biraz kıl bir durum söz konusu. Beni otobüs durağından alıp buraya getirirken yolda muhabbet ettiğim çocuk Chandra çiftliğe 1 saat yürüme mesafesinde olan Kotaghbar köyünde yaşıyor. Ve yolda bana internet için kendi usb mobil internet’ini verebileceğini söylemişti. Alışveriş için gittiğimiz köyde kendisini arıyorum ve evine davet ediyor. Kendisi “Criminology” yani “suç bilimleri” bölümünde okuyor ve dijital suçlar üzerine araştırma yapıyor. Ben de kendisine birçok konuda yardımcı olabileceğimi söyleyince karşılıklı bir anlaşma yapılmış oluyor. Ben bilgi veriyorum ve karşılığında usb’yi alıyorum. Nitekim dağ başında olduğumuzdan dolayı burda da pek fazla çekmiyor ama en azından email alıp verebiliyorum çoğu zaman. En azından Arun’un kıl internet erişim kısıtlama olayına karşı yedek bir plan. Kotabagh’a giderken yolda bir sürü maymun, tavus kuşu ve bilimum egzotik hayvanla karşılaşıyoruz ancak fotoğraf çekmemize izin vermeden ortadan kayboldular, bir dahakine daha sessiz yaklaşacaz demekki. Gerçekten rahat bir yaşam için güzel bir yer. Doğa, yakınlarda bulunan ufak bir köy, çok daha lazım olursa arabayla 1 saat uzaklıkta Haldwari şehri.

Hemen hemen her günümüz aynı geçiyor olsa da pek sıkıcı olduğu söylenemez. Henüz çevreyi keşife çıkmadım, yeni gelecek bir eleman var onu bekliyorum. Muhtemelen onunla beraber çıkarız diye pek sallamadım. Sordum yeni gelecek elemanın nereli olduğunu ve yıkıldım, bir başka Fransız! 14 Şubat’da sevgililer günü hediyesi olarak geliyor bana sanırım.

İşle ilgili en azından burası için anlatılacak çok fazla şey yok. Hergün 2 saat çıkıp çalı çırpı ağaç budama vs işlerini yaptıktan sonra geri gelip tembellik yapıyoruz. Şimdiden Nepal’de ki gönüllü işlere başvurmaya başladım bile. Kısa bir süre içinde Delhi’ye bir dostumun kuzeni’nin evlilik düğünü için gidip gitmeyeceğime karar verecem. Bu karar neticesinde Holi festivali’ni de nerede kutlayacağımı kararlaştırmış olacam. Hindistan’da olduğu gibi Nepal’de de kutlanıyor. Nepal için daha önceden sınırda 1 aylık vize alınabildiğini zannediyordum ama 3 aylık alınabildiğini öğrenince sevindim. Eğitim konusunda birşeyler öğrenmeyi de istediğim için öncelikli olarak okullara ve yetimhanelere başvuru göndermeye başladım. Bakalım oralardan gelecek cevaplara göre Nepal yolları gözükecek bana. Sonrasında ise ne yapacağıma henüz karar verebilmiş değilim, belki uzun bir süre Nepal’de kalabilirim yada Hindistan’a Rişikeş’e gitmek için geri dönebilirim. Sanırım Taç Mahal’in bulunduğu Agra ve kutsal Varanasi gibi yerlere şu an için gitmeyecem. Hem maddi açıdan biraz zorlayacak hem de açıkçası çok fazla gidesim olduğunu söyleyemem, belki başka bir zaman.

14 Şubat itibariyle yeni eleman Gill geldi ve beraberinde çok deli bir yağmuru da getirdi. Sisten tüm manzara kaybolmuş ama yerine çok farklı güzellikte bir manzara bırakmış. Deli gibi yağmur yağıyor ve sanırım 2 gün kadar sürecek. Bu arada Arun 3-4 gün çiftlikte yok, yağmur olduğundan dolayı çalışmıyoruz zaten ancak internetimizi sağlayan modemin fişini çekip gitmiş. Tam uyuz olacaktım ki tilki kadar kurnaz bi kız olan Manou modemin yerini bildiğini ve Puuran yemeği yapıp gittikten sonra fişi takacağını söylüyor. Akabinde Puuran’ın gitmesinden sonra Arun’un odasına girip sakladığı modemin yerini gösteriyor bana, yarın öbür gün hem Kanada’lı çift hem de Manou gideceğinden dolayı modemin yerini bilmemde fayda var. Tekrar açıyoruz ve internetimize kavuşuyoruz, ben de bu yazıları ve fotoğrafları internete koyma şansını buluyorum sonunda.

Burada kış bitiyor ve bahar ayları başlıyor artık. Bu son yağmurların tadını çıkarıp sıcak günleri karşılamaya hazırlanıyoruz.

Namaste! :)

 

7 Responses

  1. elif

    merhaba:) boyle işleri nasıl bulabilirz? Hindistanda olmak mı gerekiyor yoksa Türkiyeden de ayarlayıp gidebilirmiyiz? O kadar imreniyorum ki sizin gibi yaşayabilenlere yardımcı olursanız çok mutlu olurum. Sevgiler(^_^)

    Yanıtla
  2. oguz.tan

    hocam sitenin iletişim bölümünde sıkıntı mı var ? mail adresini öğrenmek istemiştim. mail yazacaktım sana. fakat açılmadı bir türlü sayfa. ismim Oğuz. ben de dolanıyorum. bisikletle Avrasya turu benzeri bir seyahate çıktıydım, yolda plan yapmayı bıraktım. ama bisiklet ile seyahate devam.
    sitemi merak edersen, veya ilk maili sen atmak istersen:

    http://www.oguzgidiyor.com
    oguz.tan@gmail.com

    selamlar.

    Yanıtla
  3. Ayca Kaya

    simdi ne yapiyorsun? calisip para biriktirip, tekrar yollara dusecegini yazmissin. kolay mi oyle hemen para biriktirilecek bir is bulmak? ingiliz kanadali amerikalilar avustralyalilar yapabiliyor. ama turkiye.. bilmiyorum.

    Yanıtla
    • Gökhan - Yoldaki.com

      13 yıl boyunca çalışıp yatırım yaptım zaten bunun için. Dolayısıyla pasif olarak sabit bir gelirim bulunuyor. İş için teklifler oldu ama kabul etmedim, tekrar ofise girme niyetim hiç yok ve olmayacak. İngilizi, Amerikalısı diye ayırmaya gerek yok, iş konusunda kendinize güvendiğiniz sürece her zaman iş ayağınıza gelir.

      Yanıtla
  4. Ayca Kaya

    guzel yermis. 2 saat calisiyorsun.karsiliginda kalacak yer ve yemek mi veriyorlar? oyle ise, aslinda uzun sureli kalinacak yermis.

    Yanıtla

Yorum Yazın

Email adresiniz yayınlanmayacak.