Eski dostları görmek ne kadar güzelse daha önce geldiğin ve uzun zaman geçirdiğin bir şehire gelmek de bir o kadar keyif verici. En azından benim için öyle… Geçen sene yine Krabi’ye gelmiş ve baya da güzel vakit geçirmiştim. Bu sefer daha önce yapmadığımı yapıp en azından adalardan birine gitmeyi de istiyordum çünkü Krabi’yi bu kadar özel yapan şeylerden biri de adalara olan ulaşım kolaylığı, tam hepsinin merkezinde oluşu ve tabiki çevredeki bölgelere göre çok daha ucuz oluşu. Nasıl oluyor da burası halen ucuz kalıyor bazen anlayamıyorum çünkü gerçekten sahili desen şahane, yemekler Tayland’ın her yerinde olduğu gibi, doğası zaten bence deniz ve ormanın en güzel birleştiği yerlerden biri. Neyse çok fazla dillendirmeyeyim diyorum, hep öyle kalsın ama söylemeden de geçmek saçma olurdu.

Krabi’ye geldiğimiz gibi 2 günlük geçici bir yere yerleşelim dedik. Bu arada Krabi 2 ana bölgeden oluşuyor, biri Krabi City diğeri de Ao Nang. Krabi City’de hosteller çok daha ucuz çünkü yüzülebilecek bir sahili yok. Eğer orda kalırsanız deniz için Ao Nang’a gitmeniz gerekiyor. 150-200 Baht’a kiralayacağınız bir motorla 15-20dk lık bir mesafede. Geçen sene bu şekilde gidip geliyordum ancak bu sefer ki niyetim burda kalmak değil. Gelir gelmez bir motor kiraladık ve Burcu’ya etrafı biraz gösterdim, basıp Ao Nang’a gittik tabi hemen ve gördüğüm kadarıyla Malezya ve Bangkok’un sıkıntısını Chiang Mai’de yeterince atmış olan Burcu burayı da sevecek gibi gözüküyordu. Yerleştiğimiz yerden hemen Ko Phangan adasına biletimizi aldık ve beklemeye başladık. İlk defa buranın en meşhur partisi olan “Full Moon Party” nin gerçek anlamda yapıldığı tek yer olan adaya gideceğim için keyfim yerindeydi ama sebebi parti değil, ne ben parti adamıyım ne de Burcu. İkimiz de artık biraz yaşlı mı hissediyoruz ne, hiç o havada değildik. Bileti alırken yanlışlıkla Ko Lanta adasına almışım, sürekli karıştırdığım adalara bir yenisi daha eklendi! Neyse ki bileti aldıktan 2dk sonra “lan lanta mıydı phangan mıydı?” diye sorgulamaya başlayınca uyandım da hemen dönüp değiştirdim bileti :)

Ao Nang Sahili

Ao Nang Sahili

Maddi durumlar sebebiyle adada uzun süre kalalım dedik, uzun süre dediğim de 3 hafta. Bunu okuyan beyaz yakalılar mutlaka sağlam küfür edecektir tabi ama benim için bir yerde 3-4 hafta kalmak zaten oraya alışabilmek için gerekli olan minimum süredir.

Otobüs + feribot bileti baya bi ucuz sayılır. 500 Baht (35lira) verip Krabi’de kapımızdan alındık ve otobüsle önce Surathani limanına sonra da feribotla Koh Phangan adasına gitmek üzere yola çıktık. Ya tamam ada mada falan filan güzel de, bu turistlik cidden çok sıkıcı olabiliyor bazen. Herkese böyle oluyor mu bilmiyorum ama bir otobüs dolusu turistle bir destinasyona gitmek bende saçma bir gerginlik oluşturuyor. Bir de büyük çoğunluğu grup halinde gezen Avrupa’lı tipler olunca neremi dönsem koca şapkalı, güneş gözlüklü, marka şortlar gömlekler giymiş tipler. Bir türlü kendimi onların arasında rahat hissedemedim. Tamam turistik bölgeleri gezmeyi sevmediğimi söyleyecek değilim, ne kadar turistik olursa olsun güzel olduğu gerçeğini değiştirmiyor ama bunu daha farklı yollardan yapsaydık keşke diye de içimden geçiriyorum sürekli. Yapabilirdik de, yapmadık. Bizim eşşekliğimiz :)

Ve Koh Phangan'dayız :) Mutluluk Burcu'nun yüzüne yansıdı...

Ve Koh Phangan’dayız :) Mutluluk Burcu’nun yüzüne yansıdı…

Hem otobüs hem de feribot gayet rahattı, toplamda 5 saat kadar bir yol gittikten sonra adaya ulaşıyoruz. Tayland’da ki ilk ada tecrübem! İkimizin de üzerinde sırt çantaları + önümüzde daypack dediğimiz 40 litrelik ufak çantalar (40 litre! Ufak?!). Tüm çantalarımız tıka basa dolu ve gideceğimiz yer 4km kadar kuzeyde. 400 baht’dan kapıyı açıyor tuktuk, ben gözlerimi “yaaa bi git alllaasen” dercesine çevirince hemen 300e düşüyor. Adam başı 150 verebiliriz diyorum ama burun kıvırıyor çünkü arkamızda gelen bi ton turist var. Mutlaka onlardan birine 400’den iteleyecek. Motor kiralar onla giderim diyorum elemana, iyi kiralamazsanız ben burdayım diyor pişkin. Motor için aklımda olan fiyat 150Baht, tek kuruş üstünü vermem. Adama soruyorum o da direk 150 diyor. Bendeki pislik işte 120ye çekmeye çalışıyorum ama abi de sıkı pazarlıkçı hiç oralı değil. Neyse uzatmayayım madem, 150 benim için de uygun.

hondaclick

Motor Honda Click, yani güzel bir 125lik. Kontağı çevirip motorun hafif sesini duyunca acayip hoşuma gidiyor, öyle traktör gibi çalışmıyor alet, o kadar tatlı bir sesi var ki… öhm…neyse. Backpack’i önümdeki boşluğa sığdırabildiğim kadar sığdırıyorum, üstüne daypack’imi koyuyorum. Burcu arkada ne yapıyor hiç bir fikrim yok, koca packpack + daypack’i ile bir şekilde denge kurmuş durumda. Yürüyen yük motoru gibiyiz, az kaldı motor gözükmeyecek artık ama aslan Japon işte, tık demiyor yavaş yavaş ama temiz bir şekilde ilerliyoruz. Gideceğimiz yerin adı Haad Chao Phao, airbnb’den buldum. Orada günlüğü 45 lira gibi bir şeydi tabi buna airbnb’nin komisyonu vs de dahil. Ben elemanın facebook sayfasını bulup oradan iletişime geçiyorum ve günlüğü 35 liraya iniyor hemen. Gideriz bakarız hoşumuza giderse tutarız dedik ve ulaştığımızda “oooo yeeee” nidalarımız yükseldi. Denize sıfır, ağaçlıklar altında, sessiz sakin 10 tane bungalow. Mekan acayip hoşumuza gittiğinden hemen ok dedik. 3 hafta burada geçer valla, motorumuz da var, istediğimiz yere gider geliriz.

haadchao 20151207_121612 20151207_124016 20151206_172921

Neden hep bu hatayı yapıyoruz anlamıyorum. Tek seyahat ederken yapmadığım hataların çoğunu beraber seyahat ederken Burcu’yla yapıyorum. Onun için de aynı şey geçerli, sanırım birbirimizi fazla şımartıp gazlıyoruz. Tamam gerçekten çok güzel bir yer vs ama hemen hemen aynı güzellikte yarı fiyatına yerler de bulabilirmişiz. Bunu tabi burada biraz zaman geçirdikten sonra farkettik.

Merkezden 3-4km uzakta olmamızın güzel tarafı sessiz ve sakin oluşu. Lokal yaşam ile ilgili söylemek istediğim çok şey olsa da burası komple turistik bir ada olduğundan dolayı lokal yaşam diye bir şey çok da fazla yok. Yerel insanlar sabahtan akşama kadar turistler için çalışıyor ondan sonra da yatıp uyuyorlar. Ülkenin diğer yerlerine göre çok daha fazla kazandıkları aşikar çünkü fiyat olarak çok ideal bir ada. Fiyatlar kesinlikle pahalı değil, çok çok ucuz değil ama bizim gibi Türkiye’den gelenleri memnun edecek seviyede ucuz. Tayland’ın en meşhur adalarından birisin ve pahalı olsan insanlar yine gelecek ama ilginç bir şekilde gayet makul fiyatlar olunca insanlar ne pazarlıkla uğraşıyor ne de az harcamaya çalışıyor. En büyük örnek biziz zaten, yemeğe gömdüğümüz paranın haddi hesabı yok! Normalde günde 2 öğün yerken burda düşük fiyatları görünce günde 5-6 öğün yiyesi geliyor insanın.

Hayat o kadar huzurlu ve rahat ki, 3 hafta değil 3 yıl kalmak istesen kalırsın öyle bir yer. Tembellikten altımızda motor olmasına rağmen kıçımızı kaldırıp biraz adayı dolaşalım diye söyleniyoruz ama yine de yapmıyoruz. En sonunda biraz dolanmaya başladık ve adanın diğer taraflarına doğru yola çıktık. Daha yollara yeni asfalt dökülmeye başlamış ve asfaltın bittiği yerde kum ve çamurda sürerek devam ediyoruz. Adanın tepelerine doğru çıktıkça havada çok net bir serinlik kendini belli ediyor. Aşağıda nemden bunalırken yukarıya çıktığımızda serin dağ havası vurmaya başlıyor. Hatta Burcu bir ara üşüdü ve üzerine bişeler giydi de öyle devam ettik yola. Tepelere ulaştığımızda ise ormanların tam tepesindeydik, şahane bir manzara var. Soğuk bir rüzgar, sessiz bir tepe, altında yemyeşil bir orman ve ötesi masmavi deniz. Arada bir gelip kafa boşaltmak için çok güzel bir yer.

20151219_133519 20151219_133404

Gelirken benzin aldığımız bir Reaggie Bar’da rastalı bir eleman bize “her türlü şeyi” burada bulbileceğimizi söylemişti ve biz de dönüşte uğrarız demiştik. Döndüğümüzde rastalı orda değildi ama bi bira için oturalım dedik. Mekan aslında Muay Thai boks eğitimlerinin verildiği aynı zamanda da bar olan bir yer. Koca bir aile yaşıyor sanki, bi anda onların arasına karışıp televizyondaki boks maçını izlemeye başladık :) . Bağırıp çağırıyorlar, gülüyor eğleniyorlar. Güzel bir hayat be, her ne kadar arkasında bir trajedi olup olmadığını bilmesem de görünen güzel bir tablo.

20151219_163953

Rastalı elemanı bekledik bekledik gelmedi, daha önceden de “istediğimizi” böyle gidip bardan almadığımız için biraz çekindik. Neyse dedik yoksa yoksa çok da önemli değil, tam çıkarken göbekli Thaibox’cu arkadaş bizim hesabımızı aldıktan hemen sonra aynı teklifi yaptı. İyi dedik alalım hadi, çok ısrar ettiniz :) . Aldıktan sonra bungalow’umuza geri döndük. Eğer hiç o muhabbete girmeyeyim derseniz merkeze doğru giderken Woktum isimli köyde Amsterdam Cafe var. Adından da anlaşıldığı gibi aynı Amsterdam :)). Orada hazır vejetaryen jointlerden bulabilirsiniz. Biz 2 tane aldık ama birini bitiremedik bile ve oldukça güzel diyebilirim. Şöyle ki motorla geri dönerken bir an çok hız yaptığımı farkettim ve biraz yavaşlayayım diye düşünürken kadrana baktığımda 30km ile gidiyodum… Amsterdam bar, bir yamacın en tepesinde bulunuyor. Girişte bir kişi motoru durdurup öyle bir hoşgeldiniz diyip mekanın yerini gösteriyor. Zaten tek bir yol var gidilen, yer göstermek de ne ola diye düşünmüştük ama sonra anladık ki muhtemelen bunlar polis vs gibi tipler gelirse yukarıdakileri uyarıyorlar. Güzel taktik :)

Amsterdam Bar

Amsterdam Bar

Yine benzer bir yer olan Rock Bar’ da tavsiye edilir. Amsterdam bar gibi Rock Bar’da tepede olduğundan ikisinden de muhteşem bir günbatımı izlenebiliyor. Giderseniz mutlaka yapılacaklar listenizde olsun derim, diğerini ekstralarını denemek sizin tercihiniz.

Rock Bar

Rock Bar

Yanımızda olan Türk kahvelerini yapabilmek için hiç bir ekipmanımız yoktu. Keşke bir kamp ocağı olsaydı yanımızda dedik ama aradıysak da bulamadık bir türlü. Küçük bir kamp ocağı arıyoruz dediğimiz bazı satıcılar bize 4 lü setüstü satmaya çalıştı :) Bu iş böyle olmayacak dedim ve bira kutularından bir alkol ocağı yapmaya karar verdim. Bir kaç başarısız denemenin sonunda sonuca ulaştım! Artık bir kap suyu ısıtabileceğimiz, kahve pişirebileceğimiz ve kasarsak aslında yemek de yapabileceğimiz küçük protatif bir ocağımız olmuştu. Kahve yapmayı pek beceremiyorum sanırım, pek lezzetli olmasa da yine de özlediğimiz bir lezzeti balkonumuzda yapabilmenin tadı çok güzeldi :)

20151215_184356

Adaya ilk geldiğimiz yer Thong Sala. Burası aynı zamanda adanın da merkezi konumunda. Arada bir buraya gelip de yemek yenilebilir. Şahane bir yemek pazarı var, her türlü yemek bulmak mümkün. Enteresan şekilde çok fazla vejetaryen seçenek mevcut. Burcu baya bi kilo almış olabilir burda, bakın aldı demiyorum! Almış olabilir! . Bizim kaldığımız yere yakın olan bir yere de resmen abone olmuştuk. Mama’s Pooh Kitchen adında bir lokanta. Derme çatma bir yer ama o kadar fazla yemek seçeneği var ki ve o kadar lezzetli ki, başka bir yere gidesiniz gelmiyor. Üstüne üstlük baya da bir ucuz. 2 kişi 10 liraya içecekler dahil rahat doyulabiliyor.

Sahil için ise kaldığımız yerden direk girebiliyorduk, küçük ama güzel ve sakin bir sahildi. Eşyalarımızı rahatlıkla sahil kenarında yada kaldığımız yerin barında bırakıp arkamıza bakmadan denize girebiliyorduk. Salad Beach adında resortların dibinde olan bir sahil daha var, orası da gidip gördüğümüz en güzel sahillerden biriydi. Kalabalık da değildi o yüzden denenebilir :) Biz şahsen orda amele gibi sudan çıkarken birbirimizin fotoğraflarını çekip eğlendik :)

20151215_124908_022 20151215_121051_006

3 hafta su gibi aktı, rüzgar gibi esti geçti. Artık vizenin bitmesine son 1 hafta kaldı ve bu son 1 haftayı Ao Nang’da geçirmeye karar verdik. Adadan ayrılacağımız gün Full Moon Party var ve biraz içimizde kalmadı değil keşke görebilseydik aslında buraya kadar gelmişken diye ancak ertesi gün haberlerde gördüğümüz pislik ve leş görüntüyü görünce çok da pişman oldum diyemem. Tüm yerel insanların söylediği şey, orası parti değil sadece aşırı alkol, seks, uyuşturucu ve tonlarca çöpün bir gün içinde zirve yaptığı bir organizasyon.

full moon garbage

Benim pek ilgimi çekmedi, gitmeyi tercih ederseniz yine lokallerin bir uyarısını yineleyeyim sizlere. Erkekler; birlikte olduğunuz kişinin gerçekten kız olduğundan emin olun. Kızlar; tecavüz vakaları az değil, içkinizi alırken dikkatli olun, içine uyuşturucu hap atma olayları olabiliyor. Kutulu içecekleri tercih edin.

Ivır zıvırlarımızı toplayıp Ao Nang’a geçtik. Kaldığımız yer Laughing Gecko ve gerçekten burada kaldığımız için çok şansıyız diyebilirim. Mekanın sahibi Nui muhteşem bir adam.

20151231_212645

30 yıldır burada bu işi yapıyor ve gerçekten kendisini hikayelerinizle yada bildiklerinizle şaşırtmanız neredeyse imkansız. Muhteşem bir bilgi birikimine sahip olmasının yanısıra bu kadar bilgi ve erdemin getirdiği bir vakurluğa da sahip. Ne bildiğini gösteriyor, ne şov yapıyor ne de bilgiçlik taslıyor. Ama bir konu hakkında konuşmaya başladığınızda bilgisi ve tecrübesi karşısında hayretler içinde kalabilirsiniz. O kadar güzel bir adam ki orada kalan herkesi birbiriyle konuşması ve sosyalleşmesi için resmen birbirinin kucağına atıyor ve bunu hiç hissettirmeden muhteşem bir şekilde yapıyor. Daha önce kaldığımız hiç bir yerde bu kadar insanlarla kaynaşmadık.

Daha Koh Phangan’a geçmeden önce buraya uğrayıp yerimizi ayırtmıştık çünkü yılbaşı geliyor ve her yerde fiyatlar gecelik 2000 baht’ın üstüne çıkıyordu. Biz burada 500 den yerimizi ayırttık bir de mümkünse bungalow’umuzun balkonuna hamak koymasını rica etmiştik. Hem onu unutmamış hem de adımı. Direk beni görünce “aaa Gökaan” dedi. Çat pat Türkçe bile konuşabiliyor! Almancası kusursuz seviyede ve söylemedi ancak anladığım kadarıyla bir kaç dil daha biliyor. Türkiye de olup biten politik olaylardan, ismini zikretmek istemediğim malum dallamadan ve yaptıklarından fazlasıyla haberdar. Hatta bazı konularda bana farklı bakış açıları bile sağladı diyebilirim.

20151227_130601

Aynı şekilde burada da motorumuzu kiralayıp biraz turistlik yapalım dedik ve öncesinde Tiger Cave temple ve akabinde Emerald Pool ile Blue Lake’e gittik. Emerald Pool saçma sapan şekilde halk havuzuna dönmüştü ancak Blue Lake gerçekten büyülü bir güzelliğe sahip. İkisi birbirine yakın olduğundan birine giderseniz zaten diğerini de göreceksiniz.

1402876_1097227656995843_4445613981830401074_o

20151226_151334

Tiger Cave temple ise 1245 basamak merdiveni ile Krabi’ye tepeden bakıyor. Ao Nang’dan motorlar 45dk da gidilebiliyor. Benim 3. çıkışım oldu bu, Burcu baya bir zorlandı ama o da başardı.

20151227_180847

Çıkmaktan ziyade inmenin zor olduğu bu tapınağa tırmanmadan önce biraz bacak kaslarınızı ısıtın derim yoksa benim gibi kilitlenir yürüyemezsiniz. Daha önceden bu kadar olmamıştı ama bu sefer baya bir kilitlendim ve neredeyse yürüyemeyecek seviyeye geldim. Hemen Laughing Gecko’nun çıkışında harika bir masaj salonu vardı oraya gittik. Kadına problemi anlattım ve bana pis pis gülerek “çok fena acıyacak, ağlayacaksın ama yarın çok daha iyi hissedeceksin yoksa 1 hafta bu ağrıyı çekersin” dedi. Yaaa dedim benim acı limitim yüksektir rahat ol. 5dk sonra nefes alamıyordum, ben hayatımda böyle bir acı görmedim. Yüzüstü yatırdıktan sonra üzerime çıkıp alt baldırlarımı topuklarıyla ezmeye başladı ki yok yani… Daha önce kolum kırıldığından fizik tedavi görmüştüm ve ondan büyük acı olmaz diyordum ancak bu herşeyin ötesinde bir acıydı. Sürekli olarak acıdan nefesimi tuttuğumdan beni durmadan uyarıyor, bol bol oksijen almamı yoksa daha çok acıyacağını söylüyordu. Ben de isterim nefes alabilmeyi de acıdan ne mümkün!!! O an çok pişmandım masaja geldiğime ancak kalktıktan ve nispeten yürüyebildiğimi gördükten sonra pişmanlığım geçti. Ertesi gün ise kendimi çok çok daha iyi hissettiğimden bu kadına çok büyük bir saygı duymaktan öte bir şey yapamadım!

Benim için diğer günlerden pek bir farkı olmayan yılbaşını da burada sade bir biçimde geçirdik. Ao Nang sahiline indik, gece saat 12 yi gösterirken Burcu ile birlikte kumsalda oturup tüm yerel insanlarla birlikte havai fişekleri izledik. Burada adet yılbaşında kamp kurup sabaha kadar çadırda uyumakmış, herkes öyle yapmış. Keşke bilseydik de biz de yapsaydık dedik :) . Ertesi gün Bangkok’a giden otobüse atlayıp Tayland’ı geride bırakmak üzere Kamboçya’ya uçmak üzere yola çıktık.

20160101_063759 20151231_181601 20151228_151947

Aynebilim Aşevi’nin memleketi Kamboçya’da görüşmek üzere!

 

 

 

Yorum Yazın

Email adresiniz yayınlanmayacak.