Penang’ın Butterworth istasyonundan ufak ufak artık Tayland yoluna koyuluyoruz. İstasyona ne olur ne olmaz diyerek biraz erken gidelim dedik çünkü gerçekten Asya’da ne zaman ne olacağı hiç ama hiç belli olmuyor. Çok aman aman bişey de olmadı, sadece taksici tren istasyonu yerine otobüs istasyonuna getirdi bizi :) Neyse zaten kıç kadar şehir, bir istasyondan diğerine en fazla 10 dk sürüyor ama yine de siz siz olun her zaman planınızın 2 saat önünde olun. Küçüklü büyüklü bir sürü şey yaşadık bundan sebep, siz yaşamayın :)

2 yıl önce tren yolculuğu ile başlamıştı her şey. Tabiki daha öncesi de vardı ancak Transasya treni ile İran’a geçişim işi bıraktıktan sonra ki ilk yolculuğum olmuştu. O günden beridir trenlere öküz gibi aşığımdır. Bangkok trenini de öyle bir aşkla karşıladım ve 21 saatlik yolculuğa kucak açtım. Burcu’yla birlikte ikimiz de üst ranzalarda karşılıklı yatıyoruz. Üst ranza olmasının kötü yanı öncelikle aşağıya göre daha dar olması, penceresi olmaması ve 24 saat çalışan klimanın tam tepenizde olması. Aşağıdakileri bile üşütecek kadar manyak derecede çalışan klima üst tarafta perde olmasına rağmen gece uyumayı imkansız kılıyor.

Burcu'nun şal ile klimayı engellemek için beyhude çabaları

Burcu’nun şal ile klimayı engellemek için beyhude çabaları

Ben de her tabiki her zaman yanımda taşıdığım ve asla ve asla onsuz yola çıkmam dediğim koli bandını çıkarttım ve benim tarafımı buz yapan klimayı bantladım! Oh be! Resmen havanın ılındığını hissettim bi anda. Yemin ediyorum ayarsız bu Asyalılar ya, dışarısı 45 derece sıcak diye içeriyi 10 dereceye indiriyorlar. Lan yapsana şunu 20-22 ortalama bişey, kesmiyor adamları işte.

Kendi tarafımı hallettikten sonra karşıda donma tehlikesi geçiren Burcu’nun yanına geçtim ve onun tarafını da bantladım. Artık ikimiz de rahatız…Rahat göreceli bir kavram tabiki, bizim için sıkıntı değil ancak bir çok kişi için biraz yorucu olabilir. Başlardan bir sıkıntı yoktu ancak artık sıcaktan mıdır nedendir bilmiyorum da Tayland’a girmeden önce tren raylarında değil de sanki dağlık taşlık arazide gidiyorduk. Arkadaş bir tren zıplar mı ya?

Karayoluyla Vize Alımı

Çok sürmeden akşamüstü sınıra vardık ve pasaportlara vize vurdurmak için trenden indik. Meraklıydık ikimizde acaba Türk olduğumuz için sıkıntı çıkacak mı diye. Tren durduktan sonra indik ve bir kapıdan girdik, önümüzde yaşlı Çinliler vardı ve vize memuru kaknem suratlı bir herif onlara baya bir zorluk çıkartıyordu ve hatta önümdeki grubun pasaportlarını geri verdi ve baya bir harala gürele çıktı. O esnada beni çağırdı sırada ki diye, benim pasaportuma bakarken hala onlara laf yetiştiriyordu ama yüzüme bakıp “15 gün sadece!” dedi ve pasaportumu verdi. Girdiğimiz kapıdan tekrar çıktık ve Tayland’a giriş yaptık.Velhasıl hiç bir sıkıntı çıkmadı hatta çok enteresandır, trene bindikten sonra pasaport kontrolünü yapan polisler biz dahil herkese 20 baht geri ödeme yaptı. Halen bu parayı neden verdikleri konusunda bir fikrim yok ancak hayatımda ilk defa bir ülkeye giriş yaptığım için ödeme aldım :) Tayland’ı seviyorum!

Yatmadan önce bir şeyler yiyelim dedik. Normalde yemeyecektik ancak garson kılıklı gelince birden e hadi yiyelim madem olduk. 15 dk sonra yemekler geldi, masamız kuruldu vs derken tam yemeye başladık ki görevlilerin yatakları yapmaya başladığını gördük. Şöyle ki yemek yediğimiz yer yattığımız yerin alt tarafında bulunuyor, dolayısıyla biz yemeği bitirmeliyiz ki alt tarafta da insan yatsın.

Şunların hepsinin bitmesi 10dk sürmedi

Şunların hepsinin bitmesi 10dk sürmedi

Bir yandan elinde çarşaf ve yastıklarla hunharca çeviklikte yatakları yapan görevliler, diğer yanda önümüzde zıplayıp duran yemekler! Yemekler gayet güzel olduğundan bir fotoğrafını çekeyim demiştim ama ne mümkün!? Hayır bizden başka yemek yiyen de yok, bok vardı geldi önümüze menü verdi. Yatak yapıcı ekip yaklaşırken artık sebzeleri pilavın üzerine boca edip hızla yemeye başladık ve makul bir kayıp ile doymayı başardık. Yattığımızda uyku yoktu haliyle biraz kitap okumaya çalıştıysamda tren deli gibi sallandığından okuyamadım ama en azından içerisi ılınmıştı azıcık. Bak yine sinirlendim, ya ne diye köklersiniz klimayı o kadar! İçeride yerlileri bile montla oturuyor!

Sabah 2 saat gecikme ile Bangkok’a ulaştık. Trenden inmeme rağmen sallantı kafamın içinde devam ediyordu. Hızlıca dışarı çıkıp bişeler yedik ve önce Mehmet abiye ulaşmak için bir sim kart aramaya başladık. Mehmet abiyi tanırsınız belki, kendisi Bangkok fahri muhtarıdır :) Uzaktaki Dünya sayfasının kurucusu ve bize Bangkok’da her türlü yardım için kucak açmıştı. Hatta onda kalmamızı da istemişti ancak sabah ulaştığımız Bangkok’dan aynı günün akşamı Chiang Mai’ye trenimiz var ve biletlerimizi de sağolsun Mehmet abi orada tren istasyonundan gidip almıştı. Biz Penang’dan internet üzerinden almak istemiştik ancak yer kalmamış görünüyordu. Aklınızda olsun internetten baktığınızda biletin kalmamış olması trende yer olmadığı anlamına gelmiyor. Genellikle toplam satılacak biletlerin sadece bir kısmını internet rezervasyonlarına ayırıyorlar ve büyük kısmı yine gişelerde satılmaya devam ediyor.

Baya zor uğraşlar sonucu sonunda sim kart bulmayı başardık ve Mehmet abiyle sözleştik. Bu esnada Tayland’ın çok büyük zorluklarından biriyle karşı karşıya geldim :) Trenden inmişiz, kafam bi dünya dönüyor, geç kalmışız ve Mehmet abi bizden haber bekliyor ve biz bu sim kart telaşı içinde sağa sola koştururken Gezgin Yoginimiz Burcu’nun suratında bir düşüklük bir huzursuzluk var. İyi misin diyorum iyiyim diyor ama belli yani bir sıkıntı var. Dedim heralde kız baya yoruldu tren yolculuğunda gibi naif şeyler düşünüyorum. Meğersem olayın aslı çok farklıymış. Tayland’a geldiğimizden beri elini tutmamışım :) Ya dedim bi dur allasen! Geleli 1 saat olmuş zaten patlamışız yol yüzünden ne diyosun sen! Neyse, gerçeği görmesi çok uzun sürmedi tabi normale döndük :) Mehmet abiyle BTS istasyonunda buluştuk. Fotoğraflarda gördüğümüzden çok çok daha fit ve genç görünüyor. Acayip enerjik bi abimiz ve saniyesinde zaten kanımız ısındı. Hemen eve geçtik ve biraz dinlendik. Eve geldiğimizde oturduk konuşuyoruz ama benim kafa öyle böyle değil, hala sağa sola trendeki gibi sallanıyordu. Hep beraber masaja gitmeye karar verdik ve yakınlardaki onun favorisi olan salona gittik.

Thai Masajı = Mutluluk

Thai Masajı = Mutluluk

Mehmet abi, ben ve Burcu yan yana yattık. Şimdi içten içe benim kafamda deli sorular. E gelen kişi büyük ihtimalle erkek olmayacak ve bana masaj yapan kız eli yüzü azcık düzgün bir kızsa muhtemelen Burcu’nun gazabına uğrayacaktım. Sonunda masörler geldi ve aralarında en iri kıyım ve kilolu olan kız bana düştü. Burcu’nun yüzündeki rahatlık ve gülümseme…Pahabiçilemez!

Akşam yemeği için yine Bi Gezip Gelelim Biz bloggerları Murat ve Gülen’le buluşacaz ve yemek yedikten sonra Chiang Mai’ye doğru yola çıkacaz. Cameron Highlands’de acayip keyif aldığımız çiftle tekrar buluşacağımız için mutluyuz. Yer olarak yine tabiki Bangkok muhtarı Mehmet abimizin tavsiyesiyle Terminal 21 adlı alışveriş merkezine gittik. AVM’lerden hiç hazzetmem, özellikle Türkiye’de olanlardan ama burası gerçekten bambaşka güzel. Her katta farklı bir şehir teması var ve yemekler de o şehri hatırlatıyor. İstanbul’da var!

Terminal

Keşke biraz daha vakit olsaydı da biraz dolaşsaydım hepsini ama bir sonraki sefer artık dedim. Bizim çocuklarla buluşup direk yemek olayına daldık. Yemek seçenekleri o kadar bol ki, herkes dağıldı ve kendi yemeğini alıp masaya gelmek üzere arayışa girdi. Ulan birden o kadar fazla çeşidi görünce ne yiyeceğimi şaşırdım. Çok fazla vejetaryen seçenekler yoktu o yüzden doyabilme adına o günlük vejetaryenliğe ara verdim :( Tavuklu soslu pilav kılıklı bişey aldım ama masaya geldiğimde herkesde benimkinden daha şekilli yemekler vardı. Sanırım ben bolluk içine girince ne yapacağımı bilemiyorum.

12250170_10153782872178750_1144624049860181205_n

Yemekler yendi, muhabbetler edildi ve artık yola çıkma vakti geldi. Beraber Tren istasyonuna gittik ve yataklarımıza yerleştik. Tabiki biz centilmen erkekler olarak dandik olan üst tarafı tercih ettik ki hanımlar rahat etsinler diye (sanki başka seçeneğimiz varmış gibi). Müebbet-i muhabbet bitmek bilmedi…

20151122_074545

Ordan burdan şurdan derken geceyi ettik ve artık uyuyup sabah Chiang Mai’de uyanma vaktini getirdik. Bangkok’dan gece treniyle Chiang Mai’ye geçmenin en güzel tarafı sabahın ilk ışıklarında trenden güneşin doğumunu izlemek. Ben geçen sene görmüştüm zaten bu sefer de Burcu görsün dedim ama sabah güneş doğduktan çok daha sonra uyandığımda aşağı baktım ve Burcu halen uyumaya devam ediyordu :) Olsun bi dahaki sefere dedik (Bu bidahaki seferlerin hepsi tekrar yola çıkmak için özenle planlanmış sebepler).

Onca zaman yalnız seyahat ettikten sonra şimdi Burcu’yla birlikte seyahat etmenin güzelliğinin yanında bir de bu yola Murat ve Gülen de eklenince gerçekten benim için çok keyifli bir yolculuk oldu. Gerçekten gezgin ruhuna sahip olan insanlarla seyahat etmek hiç de göründüğü kadar zor değilmiş. Neredeyse aynı şeyleri isteyip, aynı şeylerin yokluğunu hissediyorsunuz ve haliyle hareketleriniz hiç bir zaman kısıtlanmış olmuyor. Doğru insanlarla seyahatin tadı kesinlikle çok daha artıyor.

chiang mai

Loy Kratong festivali için Chiang Mai’ye ulaştık. Hemen hostele doğru yaldır yaldır gittik. Kişi başı 50baht’a minibüse atlayıp merkeze ulaştık. Hostelimizin adı Mueang Mueang, adından da anlaşılacağı gibi Çin işi bir hostel. Gayet temiz ve güzel, resepsiyondakiler Chiang Mai hakkında pek bir şey bilmeseler de güleryüzlü ve pozitif insanlar.

mueang

Gülen ve Murat daha önceden rezervasyon yaptırdıkları için klimasız ve fanlı odada geceliği 3$ gibi bir paraya kaldılar. Biz biraz daha geç yaptırdığımız için klimalı oda kaldı ve o da 6$ kişi başı. Oda derken dorm room tabiki, 10 kişi beraber kalıyoruz. 1 hafta buradayız ve sonrasında kısa bir Bangkok’a uğrayıp Krabi’ye geçeceğiz. Hatta ne geçeceğizli falan konuşuyorum ya, yabancı değilsiniz siz. Ben bu yazıyı yazarken Krabi’deyim zaten, hatta ayrılmamıza kalmış 3 gün bişey ayak yapıyorum sırf tembelliğimi kapatmak için. Siz anlamamış gibi yapın, yav he he diyin geçin :)

 

 

 

 

2 Responses

Yorum Yazın

Email adresiniz yayınlanmayacak.