Kahramanmaraş denince aklınıza ilk ne geliyor? Mutlaka dondurma ilk sıralarda olacaktır ancak nasıl bir şehir olduğu konusunda aklınıza ne geliyor? Yalan yok, ben sıradan bir doğu ili şeklinde düşünmüştüm. Düzlük arazi, çorak, dümdüz ve muhtemelen her yerin kebapçı olduğu bir yer. Aslında bu düşünce hiç doğuya gitmemiş bir çok kişide aynı hemen hemen ama her ne kadar daha önce Iğdır, Van, Ağrı ve Kars’a gitmiş ve çok sevmiş biri olarak nedense yine aynı önyargıya sahiptim. Ama olsundu, çünkü çok güzel bir ekiple beraber gidiyorduk zaten ve şehir kötü bile olsa ekip eğlenceli diye gidilmeye değer diye düşünmüştüm ki Kahramanmaraş’ı görmemle yüzüme yaptığım ayıbın karşılığı olan muhteşem bir sille yemem bir oldu!

Öncelikle kısaca Maraş neden Kahraman onu öğrenelim derim…

Kurtuluş zamanında düzensiz olan birlikler arasında Maraş en güçlülerden biriydi ancak Mondros mütarekesinden sonra 1919 yılında önce İngilizler’in ardından da Fransız’ların işgaline uğraşmış. Bir gün şehirdeki Fransız askerlerinin köylülere uyguladığı baskıdan usanan Sütçü İmam, 22 gün sürecek olan isyanın ilk kıvılcımını ateşler. İsyan bastırılmaya çalışılır ve durum belirsizliğini korurken komşu illerden ve hükümetten yardım da gelmeyince Maraş halkı pes etmek yerine çok daha kuvvetli bir şekilde birlik olur ve gencinden yaşlısına isyan daha da artar. Şehirde yaşayan her bir birey bu isyana katılır ve işgalcileri şehirden defetmekle kalmadığı gibi komşu illere de yardıma koşarlar. 5 Nisan 1925 tarihinde bu cesaretlerinden dolayı dünyada bir ilk olarak şehire kırmızı şeritli istiklal madalyası verilir. Ardından da 7 Şubat 1973 yılında da Kahramanlık payesi verilerek ismi Kahramanmaraş olarak değişir.

Normal şartlarda tarih benim için çok önemli değildir ancak Kahramanmaraş’da bunun önemini gözlerimle gördüğüm için bu çok önemli detayı paylaşmak istedim. Tarih’e olan antipatikliğim de yavaş yavaş kırılıyor mu ne? J

madalyabelge

Gezginin Ayak İzleri Cüneyt sağolsun bu  harika organizasyonu yaptı ve bizleri de davet etti. Kendisiyle arkadaşlıktan öte olan bir kardeşlik ilişkim bir yana dursun ben hayatımda bu adam kadar çalışan didinen ve bir şeyler başarmak isteyen adam görmedim. Takip edin derim, facebook sayfası da burada.

En eski Cips: Maraş Tarhanası

Uçaktan çok geç saatte inip servis araçlarımıza atladık ve otelimize doğru yola çıktık. Eh ordu gibi olunca grup couchsurfing yapma şansımız yok tabi :) Sabaha karşı ancak ulaşabildikten sonra erken kalkacağımızdan hemen uykuya daldık. Ertesi gün yarı uykulu kalkıp tarhana tarlalarına gittik. Arkadaş sabah sabah ne işimiz olur tarhanayla di mi? Hiç öyle demeyin derim. Dünyanın en eski cipsleri olarak da kabul edilen tarhana pek de bildiğimiz gibi değilmiş. Bildiğin cips yahu! Güneşte kurutulup yeniyor. Özellikle seyyahların geçmiş yıllarda çok fazla tükettikleri bir besinmiş. Hem taşıması kolay ve hafif hem de çok besleyici olduğundan bu bölgede fazlasıyla kullanılırmış. Kekik, yoğurt ve döğme buğday ile yapılan tarhana çiğ adındaki kamışların üzerine seriliyor.

20160429_100053 20160429_100109 20160429_100852 20160429_101642

Şimdilerde tabi fabrikasyon olduğundan makinelerle bir çarşaf boyu tarhana 1 dakikada serilebiliyor. Eskiler bunu elle yapıyorlardı ve kolay gibi gözükse de çok fazla yapmak gerektiğinden oldukça zor bir şey. Güneşte kurutulurken yarı kurumuş halde de yeniliyor ve tüm şehirde Firik adıyla bu şekilde satılıyor. Hafif ekşimsi ama başladın mı tiryakiliğe yol açabilecek bir lezzeti var. Bizim aşina olduğumuz tarhana ise bunun kurutulmuş ve toz haline getirilmişinin çorba şeklinde sunuluşu. Bunlar dışında mangalda közleniyor, zeytinyağında kızartılıyor ve paça suyunda ıslatılarak yemek de yapılıyormuş. İşte insan gezgin olacam diye çıkıyor ama çok acayip şeyler de öğrenip geliyor :)

Germanicia Antik Kenti

Hayatımda bu kadar yakından şahit olduğum ilk arkeolojik gezi burasıydı. MS 4-5 yıllarına ait Roma dönemi mozaik kalıntıları 2007 yılında kaçak kazılarda farkedilmiş. Ufak tefek bir köy ama şu anda inanılmaz bir değer kazanmış durumda. 1460 dönüme yayılan 4 mahallenin altında bulunduğu kalıntılar şu aralar gün yüzüne çıkarılmaya başlanmış ve dünyanın en büyük açık hava mozaik müzesi olmak üzere yoğun bir çalışma içindeler.

20160429_112304 20160429_115600

 

Kahramanmaraş’ın turizme kazandırılması için çok güzel bir haber bu. Şu anda ziyaretçilere kapalı olan bölgeye Kültür Turizm Müdürlüğünden aldığımız özel izinle girebildik. Hehe BBC bile giremiyor ama biz giriyoruz, kapak olsun hepsine :)

Kahramanmaraş Müzesi ve Maraş Fili

Kahramanmaraş’da filler varmış biliyor muydunuz? Tamam belki 2000 yıl önceydi ama neticede fil bu arkadaş boru mu? :) Maraş Tabiat Tarihi müzesinde sergilenen fil müzeye girer girmez karşınıza çıkıyor zaten, bir müze için muhteşem bir giriş!

20160429_122607

 

Müzenin geri kalanı da özellikle mozaik, heykellerden oluşuyor. Arkeoloji severlerin bayılacağı sevmeyenlerin de yine ilgisini çekebilecek bir müze olduğunu düşünüyorum.

Çamlıca Restoran – Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye İşletmesi

Artık karınlar acıkmaya başlamış ve yemek için sabırsızlanmaya başlamıştık. Sonraki durağımız Pınarbaşı olarak da bilinen bölgedeki Çamlıca Restoran oldu. Belediye işletmesi olduğundan dolayı fiyatları baya ucuz ve yemekler şahane lezzetli. Bizim gittiğimiz gün Tarhana çorbası ve Kuzu tandır vardı. Çorba çok güzeldi, kuzu tandır da şahaneydi ancak sabah yediğim Firikler yüzünden midem baya bi dolduğundan pek yiyemedim ama meşhur merengiç kahvesine hiç acımadım!:)

20160429_140825

Kocaman yeşil bir tepede muhteşem bir doğa içinde yemek yiyebilir ve ücretsiz bir sürü spor tesislerinden de yararlanabilirsiniz. İnanmayabilirsiniz ama 4 halı saha, tenis kortu, basket sahası ve bir çok aktivite daha ücretsiz olarak hizmette. Darısı sizin belediyelerin başına :)

Tarihi Kent Merkezi

Tabiki bir şehire gittiğinizde en çok vakit geçirilecek yer genellikle merkezlerdir. En kötü günübirlik gidilen günün akşamında dönüp dolaşıp vakit geçirilecek yegane yer. Ben Kahramanmaraş’ın merkezini acayip çok sevdim. Meydanları, dükkanları, insanları, çarşıları sokakları hepsi görülmeye değer.

Biz dolanırken biraz turist gibi gözüktüğümüzden bazı esnaflar “Hello! Hello!” diye bağırdı, Lizard On The Road Güneş de “Merhaba! Merhaba!” diye geri seslenince baya bi koptu çarşıdakiler :) (şimdi burda böyle anlatınca komik olmuyo tabi, görmeniz lazımdı :)) ). Merkez çok keyifli, meydanda kocaman bir KAHRAMANMARAŞK! yazısı var ki, Kadıköy’ün boğası ve İzmir’in saat kulesi gibi sürekli olarak önünde fotoğraf çektiriliyor. Biz de eksik kalmadık haliyle!

????????????????????????????????????

Merkezde en ilginç yerlerden biri de Dedem Osmanlı Çarıkları oldu. Bakırcılar çarşısının içinden dükkanlarına doğru giderken duvarlarda Avatar, Yüzüklerin Efendisi gibi filmlerin afişlerini gördük. Bu ne la dedim, ne alaka çarıkçıda bunların posterleri diye. İçeri girdiğimizde ilk gözüme çarpan İbrahim oldu. Orda oturmuş çarık yapıyor, bir yandan da dükkana doluşan bu kalabalığın sorularını cevaplamaya çalışıyordu.

20160429_165033 20160429_171131

29 yaşındaki İbrahim 14 yaşından beri bu işi yapıyor. Bir yandan işine konsantre olmuş yaparken telefonumdan çıkan düşük batarya uyarı sesini duydu ve çaktırmadan birinin kulağına bişeler fısıldadı. O kadar işin arasından onu duyup arkadaşından telefon şarjı getirmesini istemiş. Böyle de güzel ve ince ruhlu bir adam işte :) Hiç öyle size bir şeyler satmaya çalışan kapalı çarşının esnafı gibi düşünmeyin, İbrahim başta olmak üzere esnafdaki herkes çok hoş sohbet ve sürekli bir şeyler ikram etme çabasında. Hiç beklemediğim kadar güzel bir şehir çıktı Kahramanmaraş ama daha herşeyin çok başıydı! :)

Çardak Köyü / Kadın Fırıncılar

Uzun süredir yediğim en güzel ekmek çok net bir şekilde buradaydı, hem de yumurtalı! Adı en az kendi kadar muhteşem, Hod dodduruk! Çeçencede yumurtalı ekmek anlamına geliyor ve acayip leziz bişey.

20160430_100724 20160430_105241

Neyse, ekmekle bozmayayım muhabbeti de buranın özelliği tüm fırınların kadınlar tarafından işletiliyor olması. Yazgülü, Nebahat ve Ayşe abla başta olmak üzere toplam 6 fırın var. Burdaki kadınlar diyor ki; Eğer ekmek hamuruna erkeğin eli değerse o hamur kabarmaz!. Valla ne diyeyim yalan değildir heralde, abla gayet yetkili birine benziyordu :) Ağa efendileri de bulalım dedik ve çok da zor olmadı. Karşımıza gençlik kahvesi adında bir kıraathane çıkıverdi biz de içeri daldık. İçerisi ihtiyar heyeti gibi, dedim adamlar yaşlı ama espri anlayışları hala sağlam.

20160430_103616 20160430_103443

Türk kahvesi istedim yok dedi, o yaşlılar kahvesinde içilir burası gençler kahvesi… Biraz tebessümle şaşkınlık arası abi benle testis mi geçiyor yoksa ciddi mi diye anlamaya çalışırken gayet ciddi olduğunu gördüm. Kahve yaşlı içeceğidir, burda 70 yaş altı takılır ve çay içer dedi. Üstü diğer kahvede takılıyormuş! Eh… Gel de Kahramanmaraş’ı sevme!

Eshab-ı Kehf Külliyesi /Afşin

Burası benim ilk defa duyduğum yedi uyurların mekanıymış efenim. Hem Kuran hem İncil’de anlatılan bir yer. 7 adam ve 1 köpek’den oluşan bu kişilerin uzun süre bu mağarada uyudukları söylenir. Hikayelerini çok anlatmayayım burda, internette aratırsanız zaten çok detaylı ve uzun şekilde bulabilirsiniz.

20160430_120012

İyi be tamam alın aratmayın burdan okuyun :) Yedi Uyurları canlandıran arkadaşlar gerçekten çok eğlenceli kişilerdi ve sorduğumuz her şeye cevap da verdiler. Köpeği temsilen gelen olağanüstü güzellikteki adı Kahraman olan kangal ise orada en çok aşık olduğum şeydi.

13248337_10153463918511746_7085266382408034073_o

Bu nasıl güzel bir köpek, bu nasıl tatlı bir bakış anlatamam. Bir de sağlam dostluk kurduk ki resmen şu an yazıyı yazarken özledim :)

Elbistan

Elbistan Kervansaray Kahve

Seyahat koşturmacasına biraz ara vermek için kahve molası dedik. Kahve molası dediysek de bu kadarını beklemiyordum… Bildiğin gölde kayıkla Elbistan Kahvesi içip keyif yaptık. Hüsnü ile Alper’in şu karesi ise halen gördükçe güldüğüm bir fotoğraftır.

13119820_10153767547383732_7198397776932257872_o

Hikayede kendingez Hüsnü, Çelebi Alper’den kız istiyor ama Alper naz ediyor :) Ben bu kadar fotojeniklik henüz kimsede göremedim :))

Elbistan Pınarbaşı

Burası meşhur Ceyhan nehrinin çıkış yeri olarak kabul ediliyor ve en çok ziyaretçi alan yer. Biz geldiğimizde çok fazla bir kalabalık yoktu ve olmaması da çok tadına başka türlü nasıl varabilirdik bilmiyorum.

Elbistan Ulu Camii

Camii denilince akla ilk gelen isim pek tabiki Mimar Sinan. Bu caminin de en büyük özelliği Mimar Sinan tarafından “tamamlanmıştır”. Caminin tarihi çok eskiye dayanıyor hatta taa Selçuklular dönemine kadar. 1515 yılında Osmanlılar tarafından üstü kapatılan camii Mimar Sinan sayesinde muhteşem bir iç mimariye kavuşuyor.

Başkonuş Yaylası (Gece Kampı)

Halen ismini baskonuş diye telaffuz etmekten kendimi alamadığım Başkonuş Yaylasına kamp yapmak üzere geldik. Çadır ve uyku tulumlarımız yok tabi ama sağolsunlar her şey düşünülmüş ve hepsi kurulmuş çadırımızda hazır olarak bekliyordu. E şimdi diyeceksiniz bu mu kamp yapmak? Haklısınız ve diyiniz lütfen. Ben olsam derdim. Ne kendin bişe yapmışın etmişin, çadırı bile kurmamışın kalkmış bana kamp yaptım ayağı çekiyosun diyebilirsin. Valla de yeminle bozulmayacam sonuna kadar da haklısınız.

20160501_085602

Buradan bahsetmem gerekirse Kahramanmaraş’ın inanılmaz doğasının beni bir kez daha vurduğu yer oldu. Muhteşem ormanlık bir arazi, atıştıran yağmurla koyulaşan yeşil tonlar ve tabiki Oksijen… Derin derin nefes aldığında baş döndüren bir oksijen öyle böyle değil. Akşam olunca kampların olmazsa olmazı olan ateşimizi yakma çabası başladı ancak yağmurdan sebep ıslanan odunlar ateş tutmuyordu. Bir takım arkadaşlar isim vermiyorum baya bir uğraşıp yakamadılar ancak işin içine mangalcı olduğu her türlü tipinden belli olan Interrail Bestami ile ben girince işin rengi değişti.

20160430_221240

Yaktık ateşi büyüttük, öküz gibi kütükleri sağdan soldan yürüttük. Maksadımız kötü değil, kabilemiz ısınsın aç kalmasın idi. Çekirdek, sucuk, ekmek her türlü şeyi kamp ateşinde pişirmeye başladık. Hatta ecnebilere özenip marshmallow denilen illeti de sopaların ucuna takıp ateşte kızarttık. Salak saçma bişe oldu, neyini özendirirler bunun anlamadım. Sucuk varken marshmallow neymiş? Gece baya bir soğuk oldu ancak uyku tulumları kaliteli olduğundan kıçımızı donmaktan kurtardı. Burası eğer kamp niyetiniz varsa mutlaka gidilmesi gereken bir yer. Yarım saatlik bir yürüyüşle muhteşem manzaralı bir tepeye de ulaşılabiliyor.

20160501_091639

 

Ali Kayası Trekkinga

Yolculuğun 3. gününde Ali Kayası’na çıkıldı. Burası da ismini  Hz.Ali ’in atının ayak izlerinin burada bulunduğuna rivayet edilmesinden alıyor. Efsane bir manzarası var ve oraya çıkmadan önce uğradığımız hacı dayının da bitmek bilmeyen bir muhabbeti var :) Sağlam yapılı bir arkadaş baya nazik bir şekilde bize tepside çay ikram ederken kendisinin eski güreçilerden olduğunu öğreniyorum. Güreşçilerin kibar olduğunu hep duymuşumdur ama ilk defa denk geldim. Hacının hac yolculuğu anıları asker anılarını aratmayacak derecede. Ali Kayası ise bu bölgede herkesin dilinden düşmeyen ve mutlaka buraya kadar geldiyseniz görmeden sakın ola gitmeyin denilen bir yer.

IMG-20160518-WA0005

Döngel Mağaraları

Bu mağaraların isminin nerden geldiğini öğrenelim önce. Hadi siz önce öğrenin sonra bana mesaj atın lakin neden böyle olduğu hakkında hiç bir fikrim yok. Ama yine hayatımda ilk defa böylesine büyük bir mağaraya girdim. Girdim derken cidden sürüne sürüne, öyle filmlerdeki gibi devasa mağara girişi falan şeklinde değil.

20160502_120238 20160502_121011

Bildiğin eciş bücüş ola ola devasa kayaların altından sürüne sürüne geçe geçe. En sonunda kayanın dibine ulaştık ve buz gibi bir su rezervine geldik. Suyla pek aram yok, özellikle de bu kadar soğuk olanıyla ama şahane rehberimiz ve dostumuz Yusuf hiç düşünmeden yüzdü ve baya da keyif aldı. İndiğimizde ise nehir kenarında unutulmaz bir balık sofrası vardı…

Dönüş yolunda ise bir ilköğretim okuluna misafir olduk ki uzun süredir böyle eğlenmemiştim. Daha okula girer girmez bebeler etrafımızı sardılar zaten, öğretmenler bizim konuşmayı organize edene kadar biz Cüneyt ile beraber çocuklarla maça daldık. İki dakikada hemen adam alıştık ve top oynamaya başladık ki 5dk içinde terden su oldum!

20160502_133514

Akabinde okulun girişinde toplanıp elimize bir mikrofon alıp çocukların sorularını, merak ettiklerini sorduk. Çok güzel sorular geldi ama bir tanesi vardı ki en mantıklısıydı.

20160502_135917

“Siz niye gezgin oldunuz ki? Futbolcu olaydınız daha çok para kazanırdınız” (para derken eliyle de para işareti yapan bebe, seviyorum lan seni :) )

Yeşilgöz Obruğu

Veee muhteşem final. Yeşilgöz Obruğu benim hayatımda gördüğüm en güzel yerlerden biriydi. Daha önce Tayland’da buraya benzer bir mavi göl görüp “hep derler bizim ülkemizde daha güzelleri var diye, hani arkadaşım nerde yok öyle bişe!” deme gafletinde bulunmuştum. Hatayı kabul etmek de bir erdemdir diyip o söylediklerim için özür diliyorum. Yeşilgöz o mavi göl’den kat kat daha güzel. Hafta içi gittiğimiz için oradaki arkadaşlar bize en güzel zamanda geldiğimizi söylediler çünkü bizden başka hiç kimse yoktu Haftasonları özellikle güzel havalarda hınca hınç doluyormuş.

20160502_144431 20160502_144725

O yüzden eğer haftaiçi ziyaret etme şansınız varsa mutlaka öyle yapın.
Ve Kahramanmaraş seyahatimiz bu şekilde muhteşem anılar ve görüntülerle sonlandı. 4 gün bizim için o kadar kısaydı ki, yukarıda bahsettiğim her bir yere ayrı ayrı 1-2 gün ayırmak bile gerekebilir öyle diyeyim. Tekrar Kahramanmaraş’a geleceğim çok aşikar ama bu sefer zaman sınırlaması olmadan, acele etmeden ve bir plana bağlı kalmadan. Motor alıp tüm şehri tepeden tırnağa dolaşmayı çok ama çok istiyorum.

20160502_144145

Son olarak görülecek yerleri ve yenilecekleri kısaca bir toparlarsak;

Nereleri görmeli: Tarihi Maraş Çarşıları, Ulu Camii, Kale, Taş Medrese, Ceyhan Köprüsü, Arkeoloji Müzesi, Ekinözü İçmeler, Zeytun Ilıcası, Yavşan Tabiat Parkı, Elbistan Pınarbaşı

Ne Yemeli: Eli Böğründe, Kelle Paça, Alabalık, Ekşili Maraş Kebabı, Ekşili Eya Sulusu, Tarhana, Dondurma, Çaman(Maraş Nutellası), Tırşik çorbası

Ne Almalı: Ahşap Oyma küçük sandıklar, şifreli sandıklar, Çarık, Maraş İşi Sim Sırma, Bakır eşya, Tarhana, Kırmızı Biber, Fıstık Ezmesi, Dondurma(72 saate kadar şoklanabiliyor) , Maraş Çöreği

 

Koca Kahramanmaraş seyahati de böylece tadı damağımızda kalarak bitmiş oldu. Daha gezilecek görülecek çok çok fazla yer var. Yine görüşmek üzere! :)



Booking.com

Yorum Yazın

Email adresiniz yayınlanmayacak.