Hepimiz çoğu zaman hayatımızın geldiği noktadan şikayet ediyoruz. Mutlu olmak ve seyahat etmek, onu yapmak bunu yapmak istiyoruz ama bir türlü hiçbirini beceremiyoruz. Kendi adıma konuşmak gerekirse ben biraz daha şanslıyım çoğu kişiden çünkü yapmak istediğim şeyi yapıyorum ve seyahat ediyorum. Ancak herkesin benim kadar şanslı olmadığının da farkındayım ve bu konuda söyleyeceklerim var.

Sağlıklı bir toplumun en önemli gerekliliği olan mutlu olmak malumunuz ülkemizde pek “sunulmayan” bir lüks bizim için. Dolayısıyla artık biraz mantıklı olmaya başlayıp herşeyi, en azından mutluluğu, devletten beklememeliyiz.

Para bizi mutlu eden bir şey, yadırgayacak değilim tabiki ama temel ihtiyaçlar karşılandıktan sonra gerçekten o kadar da fazla değil. Milyonerlerin yaşamları dışarıdan güzel gözükse de intihar eden yada hayatlarını kendi elleriyle mahveden zenginlerin sayıları da hiç az değil. Dolayısıyla bu işin parayla öyle düşünüldüğü kadar fazla bir ilgisi yok. Peki yola çıkmakla ne alakası var diyeceksiniz. Şöyle ki sadece yola çıkmak değil, bir çok şeyle alakası var aslında ve bunun adı tecrübe.

Yanlış Mantık

İnsan mantığı elinde tutabildiği ve görebildiği bir maddenin onu daha fazla mutlu edeceği gibi çok yanlış bir düşünceye manipüle edilmiş durumda. Bir seyahate çıkmak, konsere gitmek yada bir beceri öğrenmektense yeni bir telefon almak yada son teknoloji bir laptop almak daha keyif verici bir şey gibi gelir, ama aslında o kadar yanlış ki. Alınan bu materyaller kişinin onlara adaptasyon sürecini hızlandırıyor. Önceden günde 2-3 kere varlığından keyif aldığın şeyler zamanla ayda yılda bir keyif vermeye başlıyor ve bir süre sonra da tamamen kendini yokedip sizi daha fazla para harcayıp daha iyisini, daha yenisini almaya zorluyor. Geçmiş olsun, sistemin çarkları arasındasınız.

yanlış mantık

Ancak yaşanan bir tecrübe bundan çok daha farklı. Gittiğiniz gördüğünüz yerler, konuştuğunuz insanlar, duyduğunuz sesler, geçirdiğiniz kazalar, güldüğünüz ve ağladığınız zamanlar, zorda kaldığınız ve çaresiz hissettiğiniz kötü zamanlar hepsi sizin kişiliğinize işleniyor ve asla yok olmamak üzere karakterinizin bir parçası haline geliyor. İşin daha güzel tarafı ise şarap misali geçen zaman boyunca yok olmak yerine çok daha değerli bir hale geliyor. Paranın bir noktaya kadar satın alabildiği mutluluk yanında tecrübenin size kattığı mutluluk beraberinde haz ve tatmin duygusunu da getiriyor. Bu yüzden uzun süreli seyahat eden yada maddiyatı bırakıp daha mütevazi bir hayatı seçen insanlar çoğunlukla az eşya çok tecrübe tarzında bir yaşamı tercih ediyor. Ve yüzlerinde gülümseme, akıllarından bilgelik de eksik olmuyor.

Eşyalarınız’a Karşı Tecrübeler

Satın alındıktan sonra çok sevdiğiniz eşyalarınız olabilir ve hatta bir parçanızmış gibi de hissedebilirsiniz. Onsuz bir yere gitmezsiniz, o olmadan hiç bir şey yapamazsınız gibi gelir. Onu kullanmanızda yanlış bir durum yok zaten, sevmenizde de hiç bir problem yok ancak asla sizin bir parçanız olmadığını ve her zaman sizden ayrı olacağını unutmayın. Önemli olan siz ve içinizde olanlardır ve siz de yaşadığınız tecrübelerin tamamının eserisinizdir, sahip olduklarınızın değil.

Anılar biriktirin, eşyalar değil.

Anılar biriktirin, eşyalar değil.

Yaşadığınız kötü bir tecrübe bile bir zaman sonra sizin karakterinizin çok güçlü bir kısmını oluşturmuş ve hayata karşı duruşunuzu güçlendirmiş bir anı olarak karşınıza çıkar. Hatırladıkça sizi siz yapan unsurlardan biri olduğu için gülümser ve “iyi ki yapmışım” dersiniz.

Tecrübeler sosyal hayatımızı da kolaylaştıran birer araçtır aslında. Düşünsenize yeni olduğunuz bir ortamda insanlarla tanışmak için cebinizden son model bir telefon çıkartmak yada yeni aldığınız BMW arabanızı övmek mi daha güzel bir yoldur yoksa hiç kimsenin gitmediği bir ülkede yaşadığınız çok olağan ve basit bir mide fesatı geçirme tecrübesini anlatmak mı? :)

Karşılaştırma Yapmak

İşin bir de sidik yarıştırma kısmı var ki orda da tecrübelere sahip olmak yine hayatınızı çok daha kolaylaştıran bir durum. Laptop’ının ram’i kaç? Yüzüğün kaç karat? Araban kaç para? Evini kaça aldın? gibi çok kolay yapılan ve çoğunlukla ego tatmini için yapılan karşılaştırmaları tecrübelerle yapamazsınız. Kimse sizin yaşadığınız güzel ve unutlmaz bir tecrübenin üzerine geçemez çünkü bu çok kişisel bir histir, sizden başkası asla sizin kadar iyi hissedemeyecek. Ama eğer anlatımınız ego tatmini üzerine değil de gerçekten yaşadığınız tecrübeyi paylaşmak adına ise bir çok insana da ilham kaynağı olacak ve onları da düşünmeye, hayatlarını sorgulamaya ve sizi örnek almalarına teşvik edebilirsiniz. Bu sayede bir çok insanın da hayatına çok büyük güzellikler katabilirsiniz. Laptop’ınızın ne kadar hızlı/yavaş olduğunun ne kadar  önemsiz bir detay olduğunu görebilidiniz mi?

Unutmayın, seyahat (tecrübe) satın alındığında sizi zengin eden tek şeydir!



Booking.com

1 Yorum

Yorum Yazın

Email adresiniz yayınlanmayacak.