Bağıra çağıra herşeyi bırakıp gideceğimi arkadaşlarıma söyledim ve başardım. Malum maddi nedenlerden dolayı arada bir durup biraz para biriktirip devam etmem gerekiyordu en azından şu an için durum bu (yazar burda sponsor olmak için birbirini yiyen ancak mesaj atmaya çekinen firmalara göz kırpıyor). 3,5 aylık ufak sayılabilecek bir Asya turu sonrası hem bana ekstra pasif gelir sağlayacak olan İstanbul’da ki bir kaç işimi halletmek hem de kafamdaki Avrupa planı için biraz para biriktirmek adına geri döndüm. Fakat yepyeni bir duygu ile tanıştım ve ismini “Seyahat sonrası boşluk sendromu” gibi tamamen yaratıcılıktan uzak ve çok eğreti duran bişey koydum.

Mutlaka orjinal bir adı vardır, tabiki ben bulmadım ama bulmuş gibi yapıp kendimi bir halt yerine koymayı tercih ediyorum.
Yazılarımda dürüst olmayı ve iyiye iyi kötüye kötü demeyi her zaman önceliğimde bulunduruyorum. Yada okuduğum tüm yazarlar gittikleri yerlerde kusursuz vakit geçiriyor, zerre kadar şansızlık başlarına gelmiyor ve muhteşem bir hayatları var. Tek mal ben olabilirim bu durumda, sonuçta hayatım boyunca kara koyun olarak yaşamışım, neden burda farklı olayım ki?

bos1

Başlarda cebelleşip kabul etmek istemesem de böyle bir boşluk duygusu oluşuyor. Benden yıllarca uzun süre seyahat etmiş gezginler “ulan 3,5 ay gezdin de bişe mi oldun zibidi?” diyebilirler ama bunun seyahat etmekle alakalı değil, farklı bir yaşamı seçmekle alakası olduğunu düşünüyorum. Bir iki kişi dışında tanıdığım tüm gezginlerin mevcut bir işi, gelirleri, düzeni ve hepsinden öte her zaman dönecekleri ve sadece kendilerine ait bir evleri var. Bende bunlar yok. Haliyle benim düşüncelerim ve gelecek hakkındaki fikirlerim, planlarım onlardan çok daha farklı bir işleyişte. Şu aralar hissettiğim boşluk ise bu düşünceler sonucu oluşan henüz anlamını çözemediğim ama git gide bulanıklığı azalan bir görüntü gibi kafamda duruyor. Böyle bir durum aslında beklenebilirdi ancak açıkçası ben hiç beklemiyordum. Kötü değil ancak beklemediğim yerden çıkmış gibi biraz can sıkıcı :). Aslına bakarsanız her şey daha güzel ancak…biraz garip.

Sosyal Yaşam

??????

32 yaşındayım ve sosyal bir hayatım olduğu söylenebilir ancak artık bazı farklar var. Eskiden ben de herkes gibi çalışıyor, kendim için zaman yaratmaya çalışıyor, işle ilgili problemleri istemeden de olsa düşünüyor ve bu problemlerin üstünü ya alkol yada arkadaşlarımla takılarak (genelde ikisi birden) örtüyordum. Şimdi ise tek çalışmayan benim, tamamen kendime ait zamanım var ve iş yaratmaya çalışıyorum, tek problemim ne yazsam acaba diye düşünmek. Sosyal yaşamımdaki herkesden ve eski halimden tamamen zıt bir durumdayım. Yepyeni insanlarla tanıştım, çok iyi arkadaş oldum ancak hepsiyle iletişimim dijital. Yüz yüze iletişim her zaman ilk tercihim olur ancak tabiki alternatif olarak facebook vs. kullanırım, herkes gibi. Fakat sokakta arkadaşın olmasıyla facebook’da arkadaşın olması hiç aynı şey değil. O yüzden sosyalliğin en azından benim nezdimde facebook ile olan bağı çok ufak. Seyahat etmek adına her şeyi bıraktığında eve dönüş sosyal anlamda bir afallama yaşatıyor. Her zamankinden daha fazla zamanın var ama bu insanda arkadaşlarını daha az görüyormuşsun yanılgısı yaratıyor. Bundan çıkmanın bir kaç yolunu buldum, sonra ki yazılarımda okuyacaksınız :)

Çalışma ve Gelecekle ilgili Planlar

Geçtiğimiz 1 Mayıs itibariyle işi bırakmamın üzerinden tam 1 yıl geçti. Kendimi çekip çevirebilecek kadar ufak bir kira gelirimin olması bu süreçte bana en büyük yardım tabiki ve zaten yıllardır çalışarak öngördüğüm durum da bunun olması yönündeydi. Ancak beklenmeyen ve beni tüm kariyerim boyunca hiç etmediği kadar motive eden bir şey oldu ve daha önce hiç olmadığı kadar çok kapı önümde açıldı. Çalıştığım dönemde kafamı o kadar işe gömmüşüm ki etrafımda olma ihtimali olan seçenekleri değerlendirmeyi düşünmeyi bırak, hiç görmemişim bile. Yaşamasam inanmazdım ama çok açık ve net olarak söylüyorum, seçtiğiniz yolun ne olduğunun gerçekten hiç bir önemi yok. Tek önemli olan o yolu gerçekten istiyor olmanız. Eğer bu konuda çok pesimist bir düşünceye sahipseniz ve bundan vazgeçemiyorsanız sizin anlayacağınız şekilde, hangi yolu seçerseniz seçin bir şekilde sizin üzerinizden para kazanacak birileri her zaman olacaktır diyebilirim. Gelecek kaygısıyla ilgili olarak da son olarak söyleyebileceğim şey, tanıştığınız insanlar ve karakteriniz muhteşem deneyim ve projelerle dolu kusursuz bir CV’nin her zaman bir adım ötesinde olacaktır.

Elde Kalan Eşyalar

kedi kutu

Yola çıkmadan önce elimdeki kişisel değeri olmayan her şeyi satmıştım. Şu anda o eski hayatımdan geri kalan sadece bir kutu eşya var. Çalıştığım tüm bu zaman boyunca aslında bana ait olmasını istediğim şeyler sadece bir kutudan ibaretmiş. Aslında bu bile tam doğru sayılmaz. O kutunun yarısı eski kız arkadaşıma ait yılbaşı süsleriyle dolu. Bir gün iade etmek nasip olur mu bilmiyorum ama onlar da gittiğinde geriye hemen hemen hiç bir şey kalmayacak. Şimdi o eşyalara baktığımda geçmişte ne kadar boş yaşamış olduğumun farkına varıyorum. Onca geçen yıldan geri kalan hatırlamaya değer bir kaç anı sadece.

not: Fotoğraftaki kedi benim değil

Sorumluluk

Yalnız seyahatin öğrettiği bir diğer durumda farkındalık ve sorumluluk. Şu anda hayata her zamankinden daha garip bir şekilde olsa da kesinlikle daha sıkı bağlıyım. Dahası ise yaptığım her işte ve her adımda çok daha kendimden emin ve kararlıyım. Verdiğim kararlar ve alacağım riskler sadece ve sadece beni etkileyecek. Bu hem bir güven hem de sorumluluk duygusunu kemiklerime kadar hissetmemi sağlıyor. Açıkçası uzun bir kariyere başlayacak olan yada kariyerinin ortasında bu duyguları hissedemeyen kişilerin bir eğitim niteliğinde tek başlarına seyahate çıkmalarını kesinlikle öneririm. Milyon tane saçma salak kişisel gelişim kitaplarından çok daha etkili olacaktır.

Para

para biriktir

3,5 ay süren İran-Hindistan-Nepal seyahatinde toplam harcadığım miktar 1,500 lira. Geçen akşam rakı masasında 4 kişi bıraktığımız para ise 300 lira. Varın gerisini siz düşünün. Yolda para biriktirmek burda boşlukta olmaktan çok daha kolay.

Çevre Farkındalığı

Gitmeden önce de bazı şeylerin farkındaydım, mesela her zaman anti-materyalist birisi olmuşumdur. Maddeye değer veren biri pek olamadım, kimine göre bu elindeki eşyanın değerini bilememek olarak algılansa da bana göre bir şeyin fiyatı ne kadar fazla olursa olsun benim yada birinin canını sıkmaya yetecek kadar değil. Geldiğimde ise bu daha da katlanmıştı. Özellikle Hindistan ve Nepal’de ki yaşamı gördükten sonra yemek seçme lüksümden oldukça uzaklaştığımı farkettim.

Bağlılık

Yoldaki hayatın getirdiği en büyük esnekliklerden biri de gözüne, gönlüne, ruhuna uymayan bir yerden dilediğin zaman uzaklaşabilmek. Fakat şu anda çok sevdiğim Kadıköy’ün her gününden ayrı keyif alıyor olsam da “Ne zaman yola çıkacam?”, “Daha ne kadar burada kalabilirim?” gibi sorular kafamda ki bu boşluk içinde dönüp dolaşmaya başladı bile. Bir kere bu hayata bağlanınca kurtuluş biraz zor gibi…Gerçi kurtulmak isteyen var mı ki?

 

19 Responses

  1. çağrı öz.

    Bir kaç gün önce okuyup bitirdiğim Landrover’la dünyayı gezmiş bir Türk’ün sitesinde de aynı boşluktan bahsediliyor, ki bu abi epeyce yüklü bi para harcamış bu seyahatte, evi barkı da gayet lüks, ama o da döndüğünde boşluk hissetmiş. Site şu: http://www.istanbul2istanbul.com/

    Siz 3,5 ay diyorsunuz, açık söyleyeyim ben motosikletimle günübirlik bir geziden döndüğümde bile bi boşluk oluyor(bunun şımarıklıkla ilgisi yok, kafa ile var), çünkü mesele bi yere varmak değilde yolda olmak, yolda olmayı yaşam biçimi haline getirmekle ilgili sanırım. Benim için bir seyahatin en zevkli yanlarından biri (tabii ki gezip görmek de var ama) yolda ilerlemek, gidiyor olmak duygusudur. Sabit bi yerde, evde, ofiste mal mal oturuyorken ister istemez boşluk ve ben “napıyom lan burda?” hissiyatı hasıl olmaya başlıyor. Zaten yollara düşenlerde bu bahsettiklerim fazlasıyla hasıl olduğu için gezgin oluyorlar. Ama işte hep derim iyi kötü az bile olsa size düzenli olarak gelen bi geliriniz olmadıkça ya da gezmek için biriktirdiğiniz bir naktiniz olmadıkça bu iş sıkıntılı, yapılamaz mı yapan yüzlerce insan var ama beş kuruşsuz ya da gittiğin yerde çalışarak gezmek de her babayiğidin harcı değil. Hele de yabancı diliniz kuvvetli değilse, dünyaca yapabileceğiniz gerçek anlamda bir mesleğiniz ya da hüneriniz yoksa(bu müzisyenlik bile olabilir) zor iş.
    Ama bahsettiğiniz boşluk hissini seyahat peşinde olan pek çok insan hissetmiştir eminim.(hem kafaca da biraz uyumsuz, biraz sizin deyiminizle karakoyunsanız, bir de Kadıköylüyseniz, ben de öyleyim, işiniz zor.)

    Yanıtla
  2. ERSEN

    İLETİŞİM BÖLÜMÜNDEN MESAJ ATAMADIM AMA MADEM BOŞ VAKİT VAR NEDEN SOMA’ DA DEĞİLSİNİZ? ( BELKİ DE ORADASINIZDIR- UMARIM ORADASINIZDIR) ÇOCUKLARLA TOP OYNAMAK BİLE İŞE YARAYABİLİR. YA DA BİR AİLE İÇİN GELİR GETİREBİLECEK İŞ YAPMAK VS. VS. VS.

    Yanıtla
      • ERSEN

        Okulların kapandığı hafta için çocukları eğlendirmek üzere yapılan bir organizasyonun hazırlığındayım. Benim düzenli maddi gelirim olmadığı için para aktarımı yapmak yerine manevi yardımlarda bulunabiliyorum
        . Muhalif olmak için değil gerçekten orada gönül vererek iş yapabilecek insanlara ihtiyacımız var, bunun için Gökhan’ a yazdım. Okuduğumuz kadarıyla gönlü açık bir insanın, oraya da kayıtsız kalmayacağını tahmin ettiğim için… Sizlere iyi günler tüm okurlar, umarım kalan hayatınızda çocuklar için güzel işler yapmaya devam edersiniz…

    • Ayca Kaya

      ersen, sen calismiyorsan, su an somada olmalisin. calisiyorsan da, kazandigin parayi bir sure icin somadakilere vermen gerekir. calismayan herkes somaya…

      Yanıtla
  3. Abdullah Solgun

    Hocam 3,5 ay boyunca gerçekten sadece 1500 tl nizmi gitti? eğer öyleyse çok iyi yaw :)
    burda yeme içmeyi çıkar kiralar tek 3 ay 1500 tutuyor :D

    Yanıtla
  4. Haluk Akiltopu

    Backpacker ile flashpacker arasında benzer ve farklı yanlar var…. Her ikisinin de seyehat filozofisi aynı. Toplumun içine kaynaşmak tanımak ve keşfetmek… Fakat flashpacker genellikle 2-3 aylık daha kısa olan seyehat zamanında hızlı hareket edip yer değiştiriyor, backpacker beğendiği yerde aylarca kalabiliyor çünkü seyehati çok daha uzun süreli. Flashpacker’lar backpacker ların business Class’ I sayılabilir. Eski backpacker lar büyüyüp daha para kazanır hale gelince daha yüksek bütçe ile gezmeye başlıyorlar. En fazla 10kg sırt çantalarında çok az malzeme var… Gerekirse yoldan alıyorlar… Odalarını partnerleri dışında biriyle paylaşmıyor vs… Kağıt harita ve rehber kitaptan daha çok ellerindeki internet imkanlarını iyi şekilde kullanıyorlar… Bu son 5-6 senedir belirginleşen ve olgunlaşman bir kavram…

    Yanıtla
    • Gökhan - Yoldaki.com

      Aradaki farkı biliyorum zaten :) Aylık max 300$ olan bütçemle flashpacker olamam zaten ama 3000$ da olsa bütçem yine de pek hayatımın değişeceğini sanmam. Tek fark 4kg yerine daha hafif bir laptop ve daha düzgün bir kamera olacaktır muhtemelen. :)

      Yanıtla
  5. Haluk Akiltopu

    Seyehat sonrası boşluk kaçınılmaz… Farklı bir hayattan çok farklı bir hayata geçiş… Bir de üzerine sorumlu olup yapmak durumunda olduğunuz bir çok iş… Atıyorum, su faturasındaki problemden, sahip olduğunuz dünyevi şeylerin dertleri yakınlarınıza ayırmanız gereken zaman ve çözmenizi bekledikleri sorunlar vs… Halbuki seyehat ederken düşünmeniz gereken ve genellikle kontrolunuzda olan bütçenize uygun harcama, yatacak ve yiyecek yer… Gideceğiniz yerin yol planlaması vasıta ayarlama… Bu konuların bir çoğu son elektronik imkanlarla parmak uçlarınızda… Diğer kısmı da zaten uzmanlık alanınız oluyor… Burada sizle olan muhtemel bir farklılığa vurgu yapmak istiyorum… Siz muhtemelen “backpacker” kategorisinde seyehat ediyorsunuz… Ben “flashpacker ” sayılırım.

    Yanıtla
    • Gökhan - Yoldaki.com

      Evet, geçiş süreci her zaman kaçınılmaz boşluklar ve problemleri de beraberinde getiriyor ama hepsine alışılıyor zamanla. Ben kesinlikle backpacker kategorisindeyim, henüz flashpackerlık deneyimim olmadı, belki ileride :)

      Yanıtla
  6. Sedat Kahraman

    İlk okuduğum yazın, seyahat sonrası boşluk sendromu oldu :) Sendromları mukayese etmek istemesem bile ediyorum :)) Umarım her şey yolunda gider (herkes için) bir gün saatin ve tarihin bize bir şey ifade etmediği yerde çaylar senden olur :)

    Yanıtla
  7. Sevil Mert

    Gökhan, ben henüz sendeki cesareti bulamamış biri olarak yazılarından sooon derece motive olduğumu itiraf etmeliyim :) Yine bir çırpıda okuduğum ve kendi geleceğimle ilgili kafamda bir sürü ampül yakan bu yazın için teşekkürler :) Klavyene sağlık :)

    Yanıtla

Yorum Yazın

Email adresiniz yayınlanmayacak.