Couchsurfing eskiden çok daha kolaydı. İnsanlar keşke birileri gelse de bişeler paylaşsak modundaydı ancak artık işin gerçek anlamıyla boku çıkmış durumda. Bunda couchsurfing’in başarısız yönetiminin payı çok büyük. Bu kadar güzel bir olayı ancak bu kadar kötü bir hale getirebilirlerdi. Şu an için couchsurfing az sonra yazacağım istisnalar haricinde milletin birbirini yatağa atmak için avlandığı, “Alman Helga’sı Türk Ahmet’e bayılıyor” Bulvar gazetesi başlığından etkilenen adamların turistlere saldırdığı bir yer olmuş. Bunu sadece Türkiye için söylemek haksızlık olur, bizde ve İtalya’da olay tamamen “yabancı kız bulmak” üzerine kurulu olsa da diğer ülkelerin de çok fazla altta kalır yanı yok. Malezya’da ne kadar uğraştıysam –ki normalde rakam 8-10 kişiye gönderirsin istek ve sadece 1 kişiden olumlu dönerdi- tüm evinde yeri olan gözükenlerin ya kardeşleri o gün onda kalıyor yada acil olarak şehir dışına çıkmış oluyorlar. Ehh tabi hatun yada biscolata erkeği olsam saniyesinde yer bulabilirdim. Diyeceğim odur ki couchsurfing’in geldiği nokta istisnalar kaideyi bozmayacak şekilde budur. Son 2-3 yıldır düzenli olarak yaptığım CS’e bok atma eylemimi de tamamladığıma göre Kuala Lumpur’a son kez geri dönebilirim.

İstisnaların kaideyi bozmadığı zamanları çok seviyorum. Artık CS’den tam umudumu kesmiştim ki bir geri dönüş oldu. Anthony Joseph (kısaca AJ) beni 8 günlüğüne ağırlayabileceğini söyledi. Mutluluktan Recep’in Malmö maçında kendi kalesine attığı gole benzer karışık bir duygu yaşadım!

Biji Biji’den ayrıldıktan sonra Kuala Sentral’da Erinda ile buluşmak üzere yola çıktım. Baya bir gecikti ancak problem değil, çok sevmesem de bedava internetini kullanmak üzere starbucks’da takılıyorum zaten. Ve Erinda yanında 10-11 yaşlarında ufak bir çocukla gelir. Tuhaf bir çocuk… Hello! dediğimde elindeki bir avuç bozuk paralardan bir tanesini bana verip “sende kalabilir” diyip geri döndü. Erinda’yı oraya getiren amcanın oğluymuş. Olayı çözemedim ama parayı saklıyorum hala, bir gün karşıma çıkıp ver derse tırsmak istemiyorum. Chucky’nin Malezya versiyonu herif.

Erinda’nın hikayelerini dinlemeye başlıyorum. Bir sürü abik gubik olaylar yaşamış, aşık olmuş, baristalık yaparak 3-5 kuruş bişeler kazanmış. Şimdi de “Ye, Dua et, Sev” filmiyle meşhur olan Vipassana’ya katılmak üzere. Vipassana’yı açıkçası ben de denemek isterdim. Kısacası günün hemen hemen tümünü meditasyon yaparak geçiriyorsun ve 10 gün boyunca hiç kimseyle konuşmuyorsun. Telefon, kalem, defter vs gibi şeylerin kullanılması yasak. Sadece sade bir elbisen var ve gün 1-2 öğün tatsız tuzsuz pirinç yiyerek vücudunu ve beynini disipline sokuyorsun. Biraz disipline ihtiyacım olduğu doğru ancak bunu yapabilirmiyim bilmiyorum. Şimdilik pas geçiyorum belki daha sonra deneyebilirim.

IMG_4133

Erinda’yı içsel yolculuğuna gönderdikten sonra ben de yeni hostum AJ ile buluşmaya gidiyorum. Gayet açık ve net şekilde tarif ettiğinden evinin az önüne kadar yolu buluyorum ancak otobüsten indiğimde o kadar sağnak yağmur var ki göz gözü görmüyor. Tam o sırada da telefonumun interneti gidiyor ve AJ ile mesajlaşmam sekteye uğruyor. Neyse ki adam akıllı, o sıralar oralarda olabileceğimi bildiğinden arayıp nerde olduğumu soruyor ve mekanı tarif edince az dur geliyorum diyor. Merkezden baya uzaktayım, yine sadece yerel insanların yaşadığı ve turistik olmayan bir yerleşim bölgesindeyim. Az sonra dev göbeğiyle AJ göründü…

 

Couchsuferlarından hediye almayı çok seviyor :)

Couchsuferlarından hediye almayı çok seviyor :)

Couchsurfing profilinde 200’e yakın pozitif referans var ve tanıyınca her birini haketmiş olduğunu anlamak zor değil. 55 yaşında Hint kökenli bir Malezya’lı ve kendi şirketi var. Maddi olarak hiç bir sıkıntısı yok, aileden kalan evinde yalnız yaşıyor. 20 yıldır bu evde oturan AJ’in komşuları da kardeşleri. Çok rahat ve güzel bir hayata sahip. Lüks? Genel bilinen lüks terimleriyle düşünürsek kesinlikle değil ancak bana sorarsan mutlu ve rahat bir hayat bir insanın yaşayabileceği en lüks hayat demektir. Bu bağlamda çok lüks bir hayat yaşadığını söyleyebilirim. Evinde mümkün olduğunca çok insan ağırlamaya çalışıyor ve her birini yakından tanımak için özel ilgi gösteriyor.

1601492_10152807858643381_3364323889488962707_n

Olağanüstü sıcakkanlı bir karakter ve senin keyfinin yerine olması için her daim tetikte bekliyor. İşe gittiğinde bile arada bir facebook’dan mesaj atıp “napıyorsun? Yemek yedin mi? İyi misin? Keyfin yerinde mi? Bişeye ihtiyacın var mı?” gibi sorular soruyor. Ulan 20 yıllık arkadaşım Emrah’dan böyle bi incelik hiç görmedim. Onunla genelde diyaloğumuz şu şekilde oluyor;

-yemek yedin mi?
+evet.
-ne yedin?
+tavuk.
-bok ye. niye beni beklemiyon?

Eve gittiğimde benimle birlikte kalan bir Rus, bir Faslı, bir İrlanda’lı ve bir Hollanda’lı daha var. Saniyesinde hepsiyle kaynaşıyoruz zaten. Rus ile pek muhabbetimiz olmuyor çünkü gün ün 18 saati bilgisayar başında grafik tasarım işiyle geçiyor. Faslı Taufik ile muhabbet eğlenceli lakin konuşacak çok benzer şeylerimiz var.

10888448_10152797753098381_5563238799231432818_n

Hollanda’lı her konuya bir şekilde küfürü dahil etmeyi başaran bir uzmanı ve evin ot sağlayıcısı. İrlanda’lı ise 3 senedir yazdığı ve yeni bitirdiği kitabının son düzeltmelerini yapıyor. Normalde Burma’ya gitmesi gerekiyordu ancak pasaportunu kaybettiği için AJ’in evine geri dönmüş ve yeni geçici pasaportunun çıkmasını bekliyor.

10926412_10152801615478381_6738890058420366259_n

Hemen yakınlarda bulunan yerel ufak tefek restoranlarda cidden komik rakamlara yemekler yedik. Malezya-Hindistan karışımı bir yemek olan Roti Canai hem çok lezzetli hem de 60 kuruş.

roti

Kahvaltımın vazgeçilmezi Roti Canai

 

Bir akşam couchsurfing meeting var deniyor ve tabiki kaçmaz, AJ ile beraber gidiyoruz. Burada çokca duyduğum şey ise (hem AJ hem de ipoh’da ki ev sahibem Bella’nın demesine göre) couchsurfing meetingleri Malezya’lı kızlar için erkek avına dönen bir ortammış. Bu riski göze alıp gidiyorum, kendimi savunabileceğime inancım tam. Buluşma mekanı bir restoran, oldukça da geniş. Bizimle beraber içeride toplam 7-8 kişi var ancak daha erken. Çok geçmeden akın akın insanlar gelmeye başlıyor. Kızların bir ilgileri olduğu aşikar ancak çok heveslenmeyin, eğer batı Avrupa ülkelerinden yada Amerika’lı değilseniz masadaki tuzluktan daha ilgi çekici değilsiniz. :)

IMG_4141

10931007_10152795809988381_6936966262196405440_n

Şu ana kadar ki seyahatlerim sırasında en sevdiğim ülke olan İran’dan bir sürü kişi gelmiş. Yurtdışına çıkmış İran’lı kızların halleri çok ilginç. Ülkelerinde tabiki açılıp saçılamadıkları için yurtdışına çıkınca biraz işi abartıyorlar. Aşırı makyaj, bizim düğünlerde kızların anlam veremediğim şekilde değişik ve kötü görünen saç modellerine benzer yapılmış saçlar, ne tam mini ne de değil arası bir etek ve renk cümbüşü elbiseler. Kötü diyemem tabiki, yüzlerinde ki mutluluk tarif edilemez ve önemli olan da o zaten. Bir sürü yeni arkadaş ediniyorum ve bir sonraki İran ziyaretimde mutlaka uğramam gereken yeni kapılar açılıyor, başta bok attığım couchsurfing ruhu sanki geri gelmiş gibi hissediyorum. Ortaya gelen yemekler sürekli elden ele değişiyor. Herkes sipariş ettiği şeyi diğerleriyle paylaşıyor ve isimlerini pek tabiki unuttuğum en az 10 farklı çeşit yemek yemişimdir sanırım. Restorandan çıkıp bişeler içmeye gidiyoruz, Bukit Bitang bölgesi Malezya’nın eğlence sektörünün döndüğü yer. Gece vakti sokakta bolca travesti görmek mümkün, baya da bir ilgililer ancak geçmişteki futbolcu kimliğimle aralarında hızlıca sıyrılıp kaçıyorum. Ufak bir “tekel” marketin önünde içmeye başlıyoruz. Aramızda gitar çalan biri de var ve bir yandan o çalıyor diğer yandan biz eşlik edip içmeye devam ediyoruz. Alkolü eğer barda alırsan 7-8 lira gibi fahiş(!) rakamlar ödeyebilirsiniz. Biz tekelden alıyoruz, orda bira 1 lira civarı. Yemek ve içecekler vs her şey dahil ödediğim rakam ise 10-15 lira civarı bir şey sanırım. Bu tarz yerlere geldiğinizde gerçekten bütçenizin hesabını yapmak çok zor çünkü çok düşük rakamlar olduğundan sürekli olarak bir şeyler sipariş ediyorsun ve günün sonunda pek de kayda değer bir harcama yapmış olmuyorsun.

Biraz AJ’den bahsetmek istiyorum…

10888611_10152760719243381_2469459609607484364_n

Bu adamı tanımak gerçekten bir ayrıcalık. Ben onun kadar ilgili ve sıcakkanlı birini gördüğümü hatırlamıyorum. Evlenmemiş, bir kaç sıkıntılı aşk durumları olmuş ancak pozitif duruşundan hiç birşey kaybetmemiş. Gerçekten kıyamet kopsa, dünya yok olacak olsa bu adam muhtemelen gülümseyip mutfağa gider ve şarkı söylerek son yemeği hazırlar. Açıkçası anlatacak kelimeler bulmakta zorlanıyorum. Böyle insanların varlığını bilmek gerçekten insanlığa olan neredeyse bitmiş olan güveni tekrar kazanmamı sağlıyor.

 

Eğer her daim yanında böyle bir adam olursa cidden hayat çok da zor olmaz sanırım. 8 gün yanında kaldığım süre boyunca hayata dair tek bir şikayetini duymadım. Evine girer girmez kendi evim gibi belledim ve anında yaşamaya başladım. Birlikte yemek yaptık, bahçede saatlerce muhabbet ettik, güldük geberdik, şahane müzikler dinledik, tembelliğin ve dibine vurduk.

AJ'in özel menüsü

AJ’in özel menüsü

adam ultra-cool beyler

adam ultra-cool beyler

paint terk de olsa bu kadar doğru olur :)

paint terk de olsa bu kadar doğru olur :)

Gideceğim gün de açıkçası kendi evimden ayrılırken hissettiklerimden daha sıkıntılı hissettim ve hiç gidesim gelmedi. İlk defa bir yerden ayrılırken bu kadar üzüldüm sanırım.

Gidiyor da olsam çok iyi bir dost edindiğim için mutluyum.

Gidiyor da olsam çok iyi bir dost edindiğim için mutluyum.

İşte bu yüzden ben otellerde kalamıyorum. Orada buna benzer bir deneyim yaşama şansınız olabilir mi hiç? Otellerin sağladığı konfor ve rahatlık ilk bakışta insana cazip gelse de benim şu yaşadığım deneyimlerden uzak kalmanızı sağlayan gereksiz bir şey. Tabiki zorunda kalsam kalırım otelde ancak bu kadar şey yaşama şansını niye üzerine para vererek tepeyim ki?

10447608_10152807855973381_2848334141120822732_n

Aj’in evinde ki zor hayat şartlarını çok özleyecem

Artık Malezya macerasının da sonuna geldik. Filipinler uçuşumun vakti geldi. İlk rota hiç kimsenin tavsiye etmediği Manila, bakalım orada neler olacak :)

Kendime not: sanki neler olacak bilmiyormuş gibi yazıyorsun ya, lan yazıyı geç yazdım demiyorsun da ayak yapıyosun. Manila’dan dün ayrıldın zaten ibibik. Tembelliği bırak da Manila yazısını yaz hemen!

 

 

 

 

8 Responses

  1. yalçın sekmen

    Yeni yazı ve resimler daha güzel,manilayı merakla bekliyorum,iyi gezmeler :( (ben gezemiyorum da)

    Yanıtla
  2. Samsing

    Hiç güzel haber vermedin, küçük dünyamda durumun bir tek Türkiye sınırları dahilinde bu kadar kötü diye düşünüyordum. 2006 yılında tanıştım cs ile, 2008 yılına kadar onlarca insan konuk ettim, başkalarında kaldım, çok güzel insanlar tanıdım, çok keyifli anılarım oldu, sonrası malum…

    Yanıtla
  3. Kadir

    Ne yazık ki altyapıyı değiştirirken iyice dating amaçlı bir siteye dönüştü CS… Bugüne kadar hiç konuk olmadım bir eve çok farklı kültürde insanları konuk ettim. Asıl kullanıcılar durumu farkedecek olacak ki artık eskisi gibi istek de gelmiyor. Çekti herkes kendini. Üzücü

    Yanıtla

Yorum Yazın

Email adresiniz yayınlanmayacak.