Herşeyden önce birşeyi kabul etmek gerekiyor. Uzun süreli bir dünya seyahati tatil kavramından çok uzak bir durum. Eğer tüm dünyayı gezip görecem ve sahillerde fink atacam şeklinde bir hayalin varsa çok yanlış bir yerdesin şu anda. Tabiki eğer her ay harcayabileceğin ve hesabını yapmak zorunda olmadığın binlerce doların varsa o zaman yapabilirsin tabiki ama bana göre bu dünya seyahati değil, tatildir. Benim seyahatten anladığım, yoldaki kişinin gezip görmekten daha farklı bir amacı olması. Bu amaç herhangi birşey olabilir ve çok geniş bir yelpazede değerlendirilebilir. İnsanları tanımak, kültürleri anlamak, taş toplamak, her şehirde bir bankta uyumak yada o ülkenin kedilerinin fotoğraflarını çekmeye kadar uzanabilir. Belki çok klişe bir laf ama uzun süreli seyahat sadece yolculuk değil, bir yaşam şeklidir. Zaman zaman muhteşem, heyecanlı ve inanılmaz güzel anları yaşatırken diğer taraftan kendi sınırlarını en çok zorlayacağın, zorlu ve çoğu zaman yeter artık dedirtecek kadar da zordur.

Ofisdeki hayatından bıkıp yola düşmek isteyenlerin öncelikle kendi hayatlarıyla yüzleşip cevap vermeleri gereken birkaç soru var. Bana göre önyargılarından kurtulmak isteyen (tabi önce önyargılı olduğunu kabul edip) ve korkularıyla yüzleşme cesareti olan herkes bunu yapabilir. Böyle biri olsan dahi yine de bu tarz bir yaşam sana göre olmayabilir o yüzden bunu çok iyi düşünmek gerekiyor.

Hala bu tarz bir hayata balıklama dalmaya hevesli misin? Şu anda çalıştığın işi bulabilmek için girdiğin onca eziyet, iş deneyimleri, eğitim, kurslar, kişisel gelişim kitapları, sağlam referans ve kontaklar… Hepsini bırakıp kendi masalına anlatılan yollara adım atmak istediğine emin misin? Son kararı vermeden önce birkaç soruya cevap vermelisin.

İşini ve kariyerini bırakmaya hazır mısın?

Herkesi ilk noktada vuran ve vazgeçiren soru bu. Para konusu ister büyük bir şirkette iyi bir pozisyonda ol, ister yolda bir berduş ol herkesin ortak problemi. Burada önemli olan paranın miktarı değil, para için nelerden vazgeçebileceğin. Öküz değilsin, her zaman çalışabilirsin ve iş bulabilirsin. Aslında problem hiçbir zaman para olmadı sadece senin gözünde en kolay vazgeçme sebebi olduğu için ve korktuğun için sana öyle geliyor. Ayda 3000$ kazanıyosun ve sürekli işlerin yoğunluğundan, ne kadar daha böyle gideceğinden, yeterince doğal besinler yiyemediğinden, tatil sürelerinin kısalığından, pazar akşamlarından ve pazartesilerden nefret ediyorsun. Peki ayda 5000$ kazansan sence bu ne kadar değişecek? İnsan olmanın en iyi ve aynı zamanda kötü avantajı içinde bulunduğumuz maddi koşullara mükemmel bir şekilde uyum sağlayabiliyor oluşumuz. Bu demek oluyor ki ayda 500$’da kazansan 5000$’da kazansan aslında hislerin ve korkuların konusunda çok fazla bir fark olmayacağı. Karar vermen gereken tek şey nasıl bir hayat istediğin.

1- İşinden memnun musun?

Eğer memnun değilsen (çoğunuzun olmadığını biliyorum), en azından kariyerine 1 yıl arboringa vermeyi hiç düşündün mü? Evet ne düşündüğünü çok iyi biliyorum, iyi kötü geçimini sağlayabileceğin bir işte çalışırken birden bire bırakıp gitme fikri saçmalığın daniskası. Ancak eğer mutsuzsan o kadar da saçma gelmemesi gerek. Yaşadığın hayattan memnun olmadığın halde halen bu fikir çok saçma geliyorsa bence biraz daha düşünmen gerekiyor. Bir an için korkmadığını ve sana para veren bu şirkete bağlı olmadığını düşün. Nasıl bir hayatın olurdu sence? Hayal kurarken parayı öncelikli tutma çünkü bahsettiğim hayat New York’da dayalı döşeli bir stüdyo daire tutup her gün Central Park’da jogging yapıp güzel bir café de kitap okumak değil. Emin ol bunu sadece filmlerde görürsün, New York’da yaşayan kimse zaten bunları yapamıyor. Şu anki hayatına devam edip bunu başarma şansın zaten sıfır. Hepsinden öte bu kadar tembel bir hayatı da düşünme, o kadar çabuk canını sıkar ki depresyona girmen 1 ayı bulmaz. Herşeyi bırakıp sonsuza kadar git demiyorum, en azından hayatının 1 yılını kendine ayır. Çünkü kendine bu şansı vermezsen hayatın boyunca şu anda yaşadığın hayatı yaşamaya mahkumsun. Karşına çıkacak binlerce fırsat olacak ve şu anda bile farkında olmadığın bir yeteneğini veya ömrünün sonuna kadar severek yapmak isteyeceğin bir işi bulma şansın çok çok yüksek. Bu fırsatlar şu anki hayatında da karşına çıkıyor aslında ama o kadar yoğunsun ki, başının üzerinden geçen kuşları görmediğin gibi onlar da etrafından geçip gidiyor ve farkına varmıyorsun. O yüzden eğer şu anki hayatından memnun değilsen onu değiştirmenin tam zamanı şu an. Ne kadar beklersen bırakman da o denli zorlaşacak. Şu andan daha iyi bir zamanlama olamaz, yola çık ve hayatını değiştir.

2- Evden gitmene engel olan şeyler var mı?

Hemen hemen hepimizi eve bağlayan ve gitmemizi imkansız kılan şeyler var. Aile’de hasta olan biri veya çocuklar gibi. Bazı durumlar gerçekten gitmeyi neredeyse imkansızlaştırır ama çoğu aşılabilen şeyler. Eğer içinde oturmaktan mutlu olduğun bir evin varsa bu işi biraz daha zorlaştırıyor. Şahsen Moda’da ki evimi halen özlüyorum ama yapacak bişey yok artık bu hayatı yaşıyorum. Evindeki gereksiz eşyaları satıp evi kiraya vermek güzel bir seçim. Her ay düzenli olacak gelecek olan para tüm temel ihtiyaçları karşılamak için yeterli olacaktır. 1 yıl sonunda herşeye yeniden başlama fikri çok kötü gelmeyecektir emin ol. Çok daha geniş bir vizyonla, çok daha rahat bir kafayla daha iyi bir hayata başlayabilirsin yada belki de seyahat etmeye devam edebilirsin -ki çoğu insan yaşadıklarından sonra tekrar ofise dönmeyi pek akıllarına getirmiyor bile.

3- Özlem çekmeye hazır mısın?

Yola çıktığın zaman ilk başta heyecan ve güzel şeyler dışında çok fazla birşey hissetmezsin ama bir süre sonra ilk dalga gelir. Aileni, evini, arkadaşlarını, futbol maçlarını ve sürekli yapıp eğlendiğin şeyleri özlemeye başlarsın. Buna hazırlıklı mısın? Şahsen ben halı saha maçlarını ve arkadaşlarımla içmeyi ve Moda’da kahvaltı yapmayı çok seviyorum ve bunları sık sık özlüyorum. Bunların hepsi gitmeden önce düşündüğüm şeylerdi.
Sevdiğin insanları görmek duymak tabiki güzel birşey ve internet bu konuda çok yardımcı oluyor şüphesiz. Onun sayesinde ülkenizde ne oluyor ne bitiyor fazlasıyla yakından takip edebiliyorsun ve özlemi biraz gidermiş oluyor. Aslına bakarsan kendi ülkemdeyken bile tüm haberleri ve herşeyi internetten takip ediyordum. O yüzden bu konuda pek bişey değişmiyor ama tabiki herkesden fiziksel olarak uzak olmak bu kararın en kötü yanlarından biri. Ama herşeyin bir bedeli var, çok fazla duygusal olmamak gerekiyor. Ne senin ne de onların. Atılan adım mutlu olabilmek ve kısa ömründe daha güzel yaşayabilmek için. Bunu hem sen hem de onlar ister o yüzden iki tarafında bu işe çok fazla duygusal bakmaması gerekiyor. Yapılan bu fedakarlık hiçbir zaman olmadığı kadar karşılığını verecektir.

4- Yolda geçecek bir yaşama hazır mısın?

O ilk heyecan zamanına girdiğinizde herşey yeni ve muhteşem gözükecek gözüne, artık seyahat etmek yaşam tarzın roadolmuştur. Artık erken kalkıp hergün trafiği çekip işe gitme derdi yok. Yolda tanıştığın insanların %90’ı en fazla 1-2 haftalık tatillerde olacak ve sen süresiz tatilde olduğunu söylediğinde suratlarında o “oha” ifadesini göreceksin. Artık bir gezginsin. Çok garip bir geçiş dönemi bu çünkü birden biri herşeyin o kadar da ilgi çekici ve heyecan verici olmadığının farkına varıyorsun. Gittiğin her yeni yer aslında pek de yeni bir yer değilmiş gibi geliyor. Eğer sürekli olarak hostellerde kalıyorsan artık onlardan da gına gelmeye başlayacak. Sürekli dışarıda yemek yemek ve durmadan hareket halinde olmak can sıkıcı bir durum gibi gelmeye başlar. Özellikle yalnız seyahat ediyorsan o zaman zorluklar daha da artar. Evet yolda bir sürü insanla tanışıyorsun ve bazılarıyla yıllar sürecek arkadaşlıkların olabiliyor ama çoğunluğu 2-3 günlük arkadaşlıklar şeklinde olacaktır. Eğer biriyle beraber seyahat ediyorsan da ne kadar yakın arkadaş olursanız olun ondan da sıkıldığınız zamanlar olacak ve bundan pek kaçış yolu da yok. Bu senin ilişkilerde ne kadar başarılı olduğunun bir testi niteliğinde değerlendirilebilir. Son kararı vermeden önce bunların hepsini düşünmek gerekiyor.

5- Özel günlerde ailenizin ve arkadaşlarınızın yanında olmamaya hazır mısınız?

Bazı şeylerin farkına varıp, iyice düşünüp kabullenmek gerek. Yola çıkana bazı şeylere inanmak güç olabilir ama seyahat etmek can sıkıcı olabilir. Yoldaki hayat sürekli muhteşem olacak diye bir kaide yok. Durmadan hareket halinde olmak, çantayı boşaltmak tekrar toplamak, uzun ve zor yollarda denizaşırı ülkelere gitmek, yeni kültürlere adapte olmak ve gittiğiniz ülkenin dilini bilmemek bu yolda en çok zorlayacak şeylerin başında geliyor. Özellikle aynı zorlukları hergün hergün aylar boyunca yapmak.

Uzun süredir ayrı kaldığın bir ev ortamı bir süre sonra tekrar arar olduğun bir durum haline gelecek. Kendi mutfağın olmasını ve orada yemek yapmayı isteyeceksin. Buzdolabını başkalarıyla paylaşmak istemeyeceksin. Hostel’de kalıyorsan, gecenin bir vakti sarhoş gelen tiplerin gürültüsünden nefret edeceksin. Öyle zamanlar olacak ki keşke şimdi evde olsaydım diyeceksin. Ama çoğu zaman bu düşünceler çabucak yok olur ve tekrar seyahat moduna geri dönersin. Ama bu düşünceler asla sonsuza dek yok olmaz, artık zaman zaman karşına çıkacak ve senin de onlarla baş etmeyi öğrenmen gereken bir durum halini alacak. Yavaş seyahat etmek bu konuda sana en fazla yardımcı olacak şey olacaktır. Hostel yerine bir ev kiralaman ve en az 1 ay o bölgede kalmak tekrar kendi evindeymişsin gibi hissettirecektir, en azından fazlasıyla yardımı olacaktır.

6- Gerçekten istediğin bu mu?

Uzun süreli seyahatin zorlukları olduğu aşikar. Gerçekten kolay değil ve bu yüzden sadece birkaç kişi yapabiliyor. Kesin olarak inandığım birşey var ki o da herkesin bu tecrübeden çok şey kazanacağı ama aynı zamanda herkese göre bişey olmadığının da farkındayım. Hayatının altını üstünü getirecek bir tecrübe olma ihtimali çok yüksek olduğu için iyi ve kötü yanlarını en baştan iyice tartmak gerekiyor. Ben “Hiç düşünme! al çantanı bas git!” diyebilen biri değilim, en azından artık değilim. Bu şekilde yapabilen de var biliyorum ama ben öyle değilim.

Eğer dünya seyahati hayatındaki herşeyin en üstünde yer alıyorsa o zaman adım atmanın vakti gelmiş demektir. Her zaman bu adımı atmak için bir sebep yaratabilirsin. Beklemen için hiçbir sebep yok ve “bunun için en iyi zaman” asla olmayacak. Her zaman vazgeçmek için binlerce sebep elinin altında duracak. Eğer herşeyin tam olarak rayına oturması ve mükemmel bir zamanlama olmasını bekliyorsan sonsuza kadar beklersin ve çok geçmeden artık herşey için çok geç olduğunun farkına varırsın.

Bu sorular ışığında herşey tek bir soruya bağlanıyor.
Eğer bu yolu seçmeyip şu anda bulunduğun yoldaki hayatı yaşamaya devam edersen, 5, 10 yada 20 yıl sonra bu seçiminden dolayı pişmanlık duyar mıydın sence?

 

3 Responses

  1. ukte

    Özledim çok… Yanındayım, tüm hissettiklerini, özlemlerini, gülüşlerini keşkelerini duyuyorum.

    Yolun açık biliyorum. Sevgiler çok.

    (Eksik bir şey mi var hayatımda

    Gözlerim neden sık sık dalıyor)

    Yanıtla
  2. Bbtraveller

    Son zamanlarda çoook sorguladığım sorular.. :)
    Ne güzel yazmışsın bekleyenleri..
    Yolun açık olsun.
    Burcu Canbulat

    Yanıtla
  3. peri

    Yazını okudum.Bir yerinde[ yeteneklerinizi keşfedin bu sayede ]dedin.Katılıyorum. network uzmanı diye gönderdim.Yazar olarak karşıma çıktın.seni seviyor ve öpüyoruz

    Yanıtla

Yorum Yazın

Email adresiniz yayınlanmayacak.