Yalnız seyahat etmek çoğu insana önce karizmatik sonra korkutucu gelir. Aslında biraz öyle de denebilir. Tek başına dünya’yı gezen çok fazla kişi olsa da tek olmayanların yanında görülmeyecek kadar az sayıda. Kendi yolculuğuma başlamadan önce benim için tek seçenek yalnız olmaktı ancak bu gerçekten o kadar da kolay bir şey değil. İnternet’te sürekli olarak bununla ilgili yazılar, makaleler, kitaplar okudum ancak hepsi belli başlı şeylerden bahsediyor ve açıkçası bu şeyler beni pek etkilemiyordu. Seyahatim boyunca da bu bahsedilenlerle ilgili pek bir arayışım yada problemim olmadı. Kısaca bunlardan bahsedeyim, yani internette “travel alone, solo travel” şeklinde arattığınızda karşınıza çıkacak saçma tavsiyelerden. Bu liste çok çok daha uzayabilir ancak genel olarak başlıklardan seçiyorum.

Avantajları:

  • Zamanın ve bütçen tamamen sana bağlı. Nerede ne kadar kalacağına tamamen sen karar veriyorsun ve o gün ne yapmak istersen onu yapıyorsun.
  • Gidilen yerlerde insanlarla tanışmak daha kolay. Çünkü tanımadığın insanlarla bire bir konuşunca onu tanıma ve kaynaşma şansın daha fazla olur.
  • Seyahatin tüm hedefi senin mutluluğun olur. Tamamen sana özel olan yerlere gidersin ve memnun etmen gereken tek kişi de kendin olursun.
  • Yalnız seyahat etmeyenlere göre daha rahat ve geniş davranabilirsin. Çıkacak problemlerle uğraşmak çok daha kolay olur.
  • Ne yapmak istersen onu yaparsın, kimse karışamaz.

Dezavantajları:

  • Arkanı kollayacak kimse yok. Tren bileti almaya gittiğinde yada otobüs mola verdiğinde dışarı çıkıp yemek almak istediğinde eşyalarını da yanında götürmek zorundasın.
  • Daha pahalıya gelir çünkü harcamaları ikiye bölecek biri yoktur. Odalar genelde 2 kişi için de aynı fiyattadır o yüzden daha fazla bütçe ayırman gerekecektir.
  • Sosyal olarak daha zayıf bir hayatın olur.
  • Çok fazla yalnızlık hissedebilirsin.
  • Yanında zamanı geçirebileceğin biri yoksa bekleme süreleri ve boş geçen günler daha da sıkıcı bir hal alır.
  • İşler zora girdiğinde sırtını yaslayabileceğin kimse yoktur.

 

Benim bu liste ile ilgili görüşüm, kısmen doğru olsa da genel olarak bakmak gerekirse standart bir 2 haftalık tatile çıkmış turiste göre yazılmış olduğu.

depresyon

Kendi açımdan söylemem gerekirse avantajlar kısmında ucundan biraz katılabildiğim tek nokta çıkacak problemlerle uğraşmanın daha kolay olduğu. Evet, bir sebepten dolayı kışın ortasında sokakta kalmak durumunda olursan bir tren istasyonu bulup kaloriferin dibine çöküp hiç stres yapmadan uyuyabilirsin ancak burda asıl soru şu: bunun tadını çıkartmayacak ve şu an benim gülümseyerek anlattığım bir anı olarak kalacağını bilmeyerek biriyle seyahate çıkmanın anlamı ne?

Dezavantajları kısmında okuduklarım(yazdıklarım) ise daha da saçma. Tek doğru diyebileceğim nokta ise çok fazla yalnızlık hissedebileceğin. Benim doğam genel olarak hepinizle aynı, bazen yalnız kalmak bazen de birileriyle olmak isterim. İstisna kişilerle de tanıştım, sadece yalnız olmak yada yalnız olmaktan çok fazla korkan kişiler. Ama gerçekten onlar bile arada bir farklı şeyleri denemek istiyorlar. Yalnızlık kısmına dezavantaj olarak değinmek yine de biraz yanlış. Bu bir seçim ve bir yol. Eğer 1-2 haftalık bir turistsen ve yalnızlıktan yakınıyorsan bu konuda verebileceğim çok fazla tavsiye yok çünkü hiç öyle bir durumda bulunmadım. Ancak 2 hafta sonra evinde ve arkadaşlarının yanında olacağını bilmek seni rahatlatmayan bir durumsa belki de bu tatilleri daha kısa tutmak işe yarayabilir.

Yalnız seyahat etmenin benim açımdan zorlukları ve güzellikleri oldu. Belki hiç kimse bu şekilde yaşamıyodur bunları ama belki kafa olarak bana yakın olan birine yalnız olmadığını hissettirebilirim :)

Kötü yanları;

Kendi dilini gerçekten özlüyorsun. Etrafta saçma sapan konuşan tipleri anlamak bile bir yerden sonra özlenecek bir durum haline geliyor. Özellikle benim anlayabildiğim ikinci dil olan İngilizce’nin konuşulmadığı ülkelerde bu durum tavan yapıyor.

Yalnızlık bir yerden sonra ciddi sıkıntı olmaya başlayabiliyor. Yapacak bir işin yada amacın olduğunda daha az etki ediyor ancak boşlukta olduğun zamanlarda çok depresif bir duruma sokuyor ve başa çıkmak zor. Sürekli yeni insanlar veya gittiğin yerde tanımadığın biriyle konuşmak bunun çaresi değil. Sosyalleşmek ile derdini sıkıntı paylaşmak arasında çok büyük bir fark var. Sıkıntını, mutluluğunu, derdini bir şekilde arkada bırakırsın ancak “paylaşmak istediğin biriyle” paylaşmayınca açıkta kalmış peynir gibi zaman içinde küfleniyor ve zamanla güzel bir anıdan çok can sıkıcı bir duruma dönüşüyor.

Bazen bişeyler yapmak istiyorsun ama aynı zamanda içinden hiçbir şey yapmak gelmiyor. Bu durumda seni tetikleyecek biri olması gerekiyor. İyi yada kötü bir fikir olmasının önemi yok, sadece bir zorlama, bir “hadi” bekliyosun. İhtiyacın olan tek şey “öööf iyi hadi yapalım madem” dedirterek kıçını yataktan kaldıracak biri. Ben çok miskinim, evet hayali dünya’yı gezmek olan bir adam da gayet tembel ve miskin biri olabilir ancak diğer taraftan tetiklenmeye de gayet açık biriyim. Yeterince uzun gaza getirilirsem gaza getireni korkutacak kadar çok fikirle gelebilirim :)

Sağda solda grup halinde yada çift olarak gezen ve deli gibi eğlenen tipleri görmek kıskançlık ve can sıkıntısı yaratıyor. Her ne kadar bunun bir ilüzyon olduğunun farkındaysam da bazen onların benden daha şanslı olduklarını düşünüyorum. İşin diğer bir tarafı da seks tabiki, yalnızlık vs falan filan ama doğanın bize lanetlemiş olduğu en büyük zevklerden biri de bu. Tek gecelik ilişkiler bulmak çok zor olmasa da uzun süreli seyahatlerde bu tarz bir yaklaşımın depresyon’un ilk basamakları olduklarını düşünüyorum. Bu çok önemli bir konu ama herkesin bir şekilde kendi yöntemleriyle durumu idare edebildiklerini düşündüğümden detaya girmiyorum.

 gezgin“Bilmediğin bir kasabada yalnız başına uyanmak dünya’da ki en güzel duygulardan biridir.

İyi yanları;

Karakterine bağlı olarak daha rahat bir kafaya sahip olabiliyorsun. Yanındaki kişiyi çok fazla düşünen ve onun rahatlığına öncelik veren biriysen yalnız seyahat ettiğinde karşına çıkabilecek problemleri çok fazla düşünmüyorsun. En azından benim gibi biri için, ölmediğin sürece problem yok şeklinde bir yaklaşımla hayatın hemen her noktasına ulaşma şansına sahip oluyorsun.

Cesaret içinden yeleli bir aslan misali kükreyerek değil, sevimli bir tilki edasıyla meraklı bir şekilde geliyor ve her şeye burnunu sokmak istiyorsun. Sonunda yara alsan bile ilk defa eriyen mumu eline dökmüş bi çocuk gibi salak bir zevk alıyosun yaptığından ve sonraları bu bağımlılık yapıyor ve kimsenin cesaret edemediği şeyler senin için basit ve muzur bir eğlenceye dönüşüyor.

Kişisel gelişim için alınabilecek en iyi eğitim yalnız seyahat etmek. Saçma sapan kitaplar yada özlü sözler kimseyi aydınlatmaz yada hayatına yön vermez. Acı yoksa zafer de yok. Yalnız seyahat kendini tanıma yolunda çok şey öğretiyor, çok acı çektiriyor, tatmadığın bir çok deneyimi tattırıyor ve hepsinden öte diğer insanları tanıma ve göremediğin insanları görme konusunda çok güçlü bir farkındalık yaratıyor. Özellikle düşük bütçeli seyahat etmemin en büyük getirisi bu yönde oldu. Çok üzücü durumlarla da karşılaştım ancak onlardan kaçacak yerim olmadığından yüzleşmeyi öğrendim. Ne kadar acı olursa olsun karşına çıkan her şey hayatın bir parçası ve kafayı çevirip görmezden gelmek ise mutlu olmanın değil aptal olmanın en kolay yolu.

 

19 Responses

  1. çağrı öz.

    “Kişisel gelişim için alınabilecek en iyi eğitim yalnız seyahat etmek. Saçma sapan kitaplar yada özlü sözler kimseyi aydınlatmaz yada hayatına yön vermez.” “Ne kadar acı olursa olsun karşına çıkan her şey hayatın bir parçası ve kafayı çevirip görmezden gelmek ise mutlu olmanın değil aptal olmanın en kolay yolu.” Bu iki cümlenin da altına imzamı atarım. Motosikletimle yurt içinde çok kez yalnız seyahat ettim, tüm zorlukları, riskleri tek başına göğüslemek hem heyecan verici hem fena halde öğretici bazen acıtarak da olsa. Esasen hayatta da böyle bence, o sebeple ailenin yanından erken ayrılan çocuk(en azından benim kanaatim bu) çok daha kolay adapte olmaya başlıyor zorlukları yenmeye ve ayakları üzerinde durmaya.

    Yanıtla
    • Gökhan - Yoldaki.com

      Kesinlikle…Aile faktörünün özellikle bizim ülkemizin insanlarının üzerinde çok büyük etkisi var. Genç yaşta biraz daha güven ve sorumluluk vermek gerekiyor. Her düştüğünde onu kaldıracak biri olursa yanında yarın öbür gün çok zorluk çekebiliyorlar.

      Yanıtla
      • çağrı öz.

        Evet. Bizim hem kültürümüzde hem de maddi imkanların da etsini nedeniyle bu aileden erken ayrılma işini çok az genç yapabiliyor. Mesela özellikle İngiltere de ve diğer bazı avrupa ülkelerinde de gençlerin liseyi bitirdikten sonra 1 yıl eğitime ara verip hayatı tanımak olgunlaşmak amacıyla ülkelerini ya da dünyayı gezmeye çıkmaları bir gelenek haline gelmiş neredeyse. Bu yüzden mesela Sultanahmetteki hostellerde çok sayıda genç turist görebilirsiniz. Biz de son yıllarda çok az da olsa (süre olarak daha kısa da olsa) yapmaya başlayanlar var en azından üniversitede ya da hemen sonrasında. çocuğuma yapacağım en büyük iyilik sanırım onu gezmeye teşvik etmek ve erken yaşta en azından yaz tatillerinde bile olsa gidip görmesine izin vermek olacak.

  2. Burcu

    Bu yazdıklariniza kesinlikle katılıyorum. Yalnız bir gezen olarak, mesela bugün kendime kufur etmekle meşgulum. Kamboçya’da kalış süremi çok uzun tutmuşum ve dolaştığım yerleri ikiyle çarptım, üzerine neredeyse buradaki her kafede oturup kitap okudum ve halen daha zamanım var. Kısacası patladim :(

    Yanıtla
    • Gökhan - Yoldaki.com

      Çok geç gördüğüm için cevap yazamadım kusura bakmayın. Neden kendinize küfür ettiniz anlamadım? Kamboçya’ya henüz gidemedim ancak yakında gidicem ve herkesin söylediği orda kalmak için asla yeteri kadar çok zamanın olmadığı :) Çok güzel olduğunu sıkça duyuyorum :)

      Yanıtla
  3. Haluk Akiltopu

    Benim için benim için en önemli konu ise güvenlik… Sonuçta beklenmedik durumda yanınıza bir kaç saatte ulaşacak birisi olması önemli… Bu konuyu da zaman zaman seyehatin bir kısmına katılan bir arkadaş veya, o ülkede yaşayan bir aile bir tanıdık vs. ile çözebildim…Ama tek başına gezerken özellikle dikkatli olmak gerekiyor… Çok az bir 5-6kg) bagaj ile ve çok az değerli malzeme ile hızlı pratik hareket imkanı olmasına dikkat ediyorum seyehat ederken…

    Yanıtla
    • Gökhan - Yoldaki.com

      Güvenlik konusu açıkçası en zayıf olduğum nokta benim. Nerede olduğumu facebook’da insanlarla paylaşmak dışında çok fazla bir önlemim yok. Yani bir şey olsa bikaç saat içinde bana ulaşabilecek bir yakınım yada tanıdığım genelde olmuyor. 5-6kg’luk bir bagajla 2-3 aylık seyahatlere çıkabiliyorsanız ne mutlu size :) umarım bir gün o mertebeye ulaşabilirim ben de :)) backpack ve daypack ile toplamda 15kg’nun altına pek inemedim şu ana kadar malesef :/

      Yanıtla
  4. Haluk Akiltopu

    Cinsellik konusu ise bu tür toplumu tanımak ve ilişkide bulunmak üzerine kurgulanan seyehate ikinci plana düşüyor… Çünkü zaten çok yoğun ve ilginç bir zaman geçmesi ve insanlarla olan temas bu konuya gereksinimi yumuşatıyor. Sonuçta cinsellik bir insan ilişkisi ve hayatı anlamlandıran heyecan bana kalırsa ve seyehate bütün bunlar bolca var….

    Yanıtla
    • Gökhan - Yoldaki.com

      seks evet bence de ikinci planda kalıyor ve bana göre bunun sebebi alışma süresi ve adaptasyon sürecinin her zaman birinci planda olması. adaptasyon süreci tamamlandıktan sonra yine öncelik olarak liderliği zorlayacağı kesin :)

      Yanıtla
  5. Haluk Akiltopu

    Tartışmaya açtığınız bu konu ilginç. Son 3 senedir özellikle 2-3 aylık seyehatlere çıkan biri olarak tek başına mı yoksa bir arkadaşla mı beraber seyehat etme konusunda karara varma gayreti içindeyim… Tek başına çok daha eğlenceli ve rahat olduğunu düşünüyorum… Bahsettiğiniz dezavantaj avantajlara çözümüm şöyle;
    Yalnızlık… Her gittiğim ülkede sim kart alarak devamlı online olunca, paylaşımlarda bulunmak veya Türkiye içinden arıyormuşçasına telefon görüşmeleri yapabilince benim için de önemli bir depresyon sebebinin çok eğlenceli ve başarılı şekilde çözülmesi, bu tür seyehatleri yapma imkanı sağladı… Diğer yandan aynı teknoloji o ülkeyi içinde yaşıyormuşçasına sizi bilgi sahibi yapıyor… Araç kiralamak veya scooter ile çevreyi tanımak navigasyon imkanları ile çok kolay ve maceralı oluyor…

    Yanıtla
    • Gökhan - Yoldaki.com

      Kişiden kişiye çok keskin şekilde değişebilen bir durum bu. Çoğu zaman ben de tek başıma daha eğlenceli olduğunu düşünüyorum ancak bir süre sonra yeni tanıştığım insanların değil, dostlarımın yanımda olmasını istiyorum. Sim kartı ben de her gittiğim yerde alırım ve sürekli iletişim halinde kalırım ama açıkçası telefon görüşmeleri şahsen beni kesen bir durum değil, keşke olsa. İnternet sayesinde her saniye herkese ulaşabilme imkanı var ancak her ne kadar ben tüm yaşadıklarımı internet üzerinden burada paylaşıyor olsam da aslında buradakiler hayatımda olan bitenlerin çok çok küçük bir kısmı, özetin de özeti gibi. Beş parmağın beşi bir değil sonuçta, sizin yazdığınız tanıma uyacak kişi belki benimkinden daha fazladır. Araç kiralama konusunda katılıyorum, sadece Hindistan’da değil :D

      Yanıtla
  6. Sakarya.h.

    Yine bi çırpıda okudum bitti. Ne kadar akıcı bir kaleminiz var. Kıskançlıktan çatliyorum:) hergune bir yazi lütfennnn…

    Yanıtla
  7. Gültekin Vural

    Yazılarını zevkle takip ediyorum.Bir ay önce amcaoğlu ile Dubai-Tayland-Hongkong ve Singapur’u kapsayan internetten kendim organize ettiğim 3 haftalık bir seyahate çıktık.
    Bazen aramızda yemek,gezilecek yerler vs.. hakkında anlaşmazlıklar çıksa bile akrabalık
    bağlarının ve aramızdaki yaş farkının verdiği saygı/sevgi münasebetiyle sorunları kolayca aşabildik.
    Yalnız seyahat etmek heralde bana göre birşey olmazdı.İnsan kendine mesafe ve kültür
    olarak o kadar uzak memleketlerde bir de yalnızlık çekerse heralde pek hoş olmaz gibime
    geliyor.Ben şahsen o kadar güçlü değilim gene de seni tebrik ediyorum.
    Nasip kısmet olursa bir dahaki seyahat ya Hindistan ya da Japonya olacak.Tecrübelerinden
    daha sık yazdığın yazılarınla faydalanmak dileğiyle..

    Yanıtla
    • Gökhan - Yoldaki.com

      Çok teşekkürler. Uzakta kendi kültüründen uzak olmak zor bir şey doğru ancak insan her duruma alışabiliyor. Güç meselesinden çok biraz daha adapte olabilmek denebilir. Japonya benim de hayalim, önümüzdeki yıl nisan ayında Sakura sezonu için kesin gideceğim yerler arasında bulunuyor :)

      Yanıtla
      • Mehmet

        Merhaba Gökhan, yazdıklarına büyük oranda katılıyorum ve seyahat edenler için çok yararlı olduğunu düşünüyorum. Gezmek benim için de bir tutku. Fırsat buldukça daha fazla yer görmek ve daha fazla kültüre dokunmaya gayret ediyorum. Bu tarif edilemez bir duygu bunu yaşayanların daha iyi anlayacağını düşünüyorum. Bunu tatil yapmakla karıştırmamak lazım. Seyahat etmenin kendisi çok farklı bir kültür. Burada amaç konformist yaklaşımlardan çok kısıtlı bir bütçeyle uzun süreli seyahat etmek, yeni yerleri, kültürleri tanımak ve yeni arkadaşlar edinmek.
        Gökhan kardeş, bundan sonraki seyahat anılarını bekliyorum.
        Yolun açık olsun !

Yorum Yazın

Email adresiniz yayınlanmayacak.