Bu sonbahar yapmayı planladığım Likya yolunun ve ardından bir Kıbrıs fena olmaz diye düşünüyorum. Hep denir ya sonbaharda doğa ölür, kışa girerken her şey uykuya dalar diye işte bu zamanlarda Kıbrıs’da doğa tekrar canlanır ve her yerde çiçekler açmaya başlarmış. İşte bu yüzden içimde hep bir ukte olarak kalmıştır bu ülke.

Genellikle kumarhaneler ve meşhur Kıbrıs Otelleri ile bilinen ülkeyi benim de artık görme zamanım gelmiş sanırım. Her ne kadar doğa aşığı bir insan olsam da zaman zaman şehir hayatını da özlemiyor değilim. Filipinler’de bulunduğum 1 ay boyunca köyden neredeyse hiç ayrılmadım ve çok az insanla iletişimim oldu. Böyle olunca da tabiki şehir hayatını özlemeye başlıyorum. Hem doğayı hem de şehir hayatını bir arada yaşayabileceğim en güzel ülkelerden birinin Kıbrıs. Üstelik vize ve dil problem olmadan bizler için gidilebilecek en kolay yer.

Ben genellikle düşük bütçeli seyahatler yapıyorum ancak lüks seyahat sevenlere de diyecek bir lafım yok. Bence seyahatin hepsi ayrı güzel, yeterki sonunda seyahat olsun. Konu Kıbrıs olunca tabiki işin içine lüks kavramı giriyor çünkü her zaman Las Vegas’a gitme şansımız olmuyor ancak bence Amerika’da bir çölün ortasında olmaktansa burada deniz kenarında olmayı tercih ederim. Geçen sene Merit Crystal Cove Hotel & Casino ile ilgili bir blog yazısı okumuştum. Yine benim gibi düşük bütçeli birinin tüm sene boyunca para biriktirip Kıbrıs’da ki bu lüks otelde hayatının en güzel zamanlarından birini geçirdiğini yazmıştı. Benim için ise şimdilik biraz zor gibi gözüküyor ancak maddi olarak buna destek olacak bir sponsorum olursa neden olmasın? Her yıl onbinlerce kişiyi ağırlayan bu otelin casino’sundan bu sefer belki de ben zengin olarak çıkabilirim! Çıkamasam bile deniz kum güneş ve eğlence yanıma kar kalır, o yüzden o yada bu şekilde Kıbrıs’a bu yaz ya gidilecek, ya gidilecek!

Yorum Yazın

Email adresiniz yayınlanmayacak.